7 Ocak 2023 Cumartesi

ÇOCUK MASUMDUR

                                                ÇOCUK MASUMDUR (*)

 

RECEP NAS

EMEKLİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

 

 

     Bu da oldu, bir çocuk yetersiz beslenmeden ötürü yaşamını yitirdi. Bu bilinen, ya bilinmeyenler, Allah verdi, Allah aldı, denenler... Aç mezarı var mı, der halkımız.  Yaradan rızkını verir, açlıktan ölünmez. Öyle belletilmiş. Açlığını bastırıyorsa, karnı doyuyorsa beslendiğini sanıyor. Halk kuru ekmek yiyor, dendiğinde, iyi  işte, demek ki aç değil, dedi bir milletvekili. 

     Yeterli ve dengeli, dolayısıyla sağlıklı beslenme, bedenin büyümesi, yenilenmesi, çalışması için gerekli olan besin öğelerinin yeterli ölçüde alınmasıdır. Beslemek, çocuğun sağlıklı büyümesi için bedeninin gereksindiği tüm besinleri alarak boyunun, ağırlığının yaşına uygun olarak gelişmesini sağlamaktır. Böyle bir beslenme büyümenin, gelişmenin, hastalıkları önlemenin ilk koşuludur. Ama ne acı ki, öğretmenlerin gözlemlerine göre bodur çocuklar giderek çoğalıyor. Çocukların beslenme çantaları boş, karınları boş, açlıktan bayılanlar oluyor. Ezberci eğitimi eleştirmek için söylenirdi: Çocukların karınlarını tostla, beyinlerini testle dolduruyoruz. Şimdi tost da yiyemiyor çocuklar, pahalı.  Okullarda bir öğün parasız yemek çocuklara çok görüldü. Öncelik çocukların değil, yüklenicilerin, yandaşların...

      Beslenmeyle zekâ arasındaki bağıntı çok yüksek. İyi beslenmeyen çocuğun gizilgüç zekâsının işlevselleşmesi zorlaşır. Kahvaltı etmeden okula gelen çocuk kendini derse veremez, dikkatini toplayamaz, anlama, öğrenme güçlüğü çeker. Bir okul şarkısı vardı: Erken yatarız, erken kalkarız/ bir yumurtayı sütle çalkarız. Sütsüz, yumurtasız kahvaltı hayal bile edilemezken şimdi gerçek oldu. Ama yönetenlerin derdi değil bu. Aç kalsın karnından, cahil kalsın beyninden bana bağlansın, istedikleri bu. Sormasın, sorgulamasın, eleştirel düşünmesin, dinci ve kinci olsun.

       Çocuğun bir adı da 'masum'dur.  Çocuk yerine çok kez 'masum' denir. Öyledir, çocuk masumdur, hiçbir suçu yok. Masumdur ama  savaşta, kıtlıkta, yoksullukta ilk ve en çok çocuk  acı çeker. Masum olmayanlar, çocuğu derin yoksulluğun dibine çekenlerdir

     Yüzbinlerce çocuk zorunlu eğitim dışı, okuldan yoksun. Kesin sayı bilinmiyor. Dertleri değil ki, kayıt tutulsun, önlem alınsın. Cehaletten besleniyorlar. Binlerce köy okulu kapatıldı, o köylerde artık İstiklal Marşı okunmuyor, ulusal bayramlar kutlanmıyor. Köy öğretmenleri okul açılırken ev ev gezer çocukları kaydederlerdi. At sırtında dağ dağ, köy köy dolaşarak kızları sevecenlikle toplayıp okullu yapan Sıdıka Avar geliyor aklıma. Yanında kız getiren erkek çocuklar Köy Enstitülerine sınavsız alınırdı. Bir de Hatice Sökmen var, Köylünün 'çingene' diyerek dışladığı, köyde demircilik yapan ailesinin de okula göndermek istemediği çocuğu sabırla, sevecenlikle okula kaydetmekle kalmıyor, o çocuğun - ne yapıp edip, kendine özgü yöntemlerle - öğrencilerce sevilmesini, saygı duyulmasını da sağlıyor.  

     Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre, çocuğun eğitimine, sağlığına; bedensel, zihinsel, toplumsal, ruhsal, ahlaksal gelişmesine zarar verecek biçimde çalıştırılmasına karşı korunma hakkı vardır. Taraf devletler, çocuğu ekonomik ve cinsel sömürüye karşı koruma güvencesi verirler (md. 32, 34). Türkiye taraf devlettir.

     Hayalle gerçeği ayıramayan, ölüm bilinci olmayan, inanma gereksinmesi duymayan, soyut düşünemeyen 4-6 yaş arası çocuklara da din eğitiminin verilmesi isteniyor. Niyet ne, soyut olan cennetten, cehennemden, cinden, günahtan, sevaptan, şeytandan söz edip de minicik yüreklere korku mu salacaksınız?     

     Çocuğun en temel hakkı çocuk olma, çocukluğunu doyasıya yaşama hakkıdır. Yan yana  gelmemesi gereken sözcükler bunlar: Çocuk gelin, çocuk anne, çocuk işçi

     Dorothy Roigt'ın dizeleriyle (Çev. Fatih Erdoğan), "Her çocuk açlıktan, korkudan /yoksulluktan kurtulunca/ve insanlara olan güveni gözlerinden/okunarak/başını kaldırıp gökyüzüne gülerek/bakınca/işte o zaman dünyada barış olacak." 

 

-----------------------------------------------------------------------------

(*) Bu yazı Cumhuriyet gazetesinde (05 Ocak 2023) yayımlanmıştır.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder