Dil de Bakım İster (*)
RECEP NAS
“Türkçe analarımızın dili, anadili, diller güzeli. Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert, kayadan sarp, boradan hızlı, bürümcükten ince, kelebekten uçucu, çiçekten renkli, kokudan tatlı, altından parlak, sudan duru Türkçe. (...) “ Böyle diyor Ruşen Eşref Ünaydın, I.Dil Kurultayında, 26 Eylül 1932. Ama şimdi dilimiz kirlenıyor, derelerimiz gibi.
Dil yalnızca iletişim aracı değildir. Kültür taşıyıcısıdır, düşüncenin de yapıtaşıdır, gerecidir. Düşünce gücü için dil varsıllığı gerekir. Sözcük dağarcığının genişliğiyle insanın kültürü, dünyayı algılayışı ve yorumlayışı arasında sıkı bir bağ vardır. Dil düşünceyi, düşünce dili besler.
Bilinir, Konfüçyüs, yurt yönetiminin başına geçseniz ilk ne yapardınız, sorusunu, dili düzeltmekle başlarım, diye yanıtlıyor.. Atatürk de böyle yaptı: “Ulusal duyguyla dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve varsıl olması ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir” çünkü. Türk Dil Kurumu derleme, tarama, türetme, bileştirme yoluyla dilimizi özleştirme, arılaştırma atılımını başlattı.. Amaç, Türkçeyi yabancı öğelerden olabildiğince arıtıp işleyerek varsıllaştırmak, uygarlığın gereklerini tümüyle karşılayacak bir düzeye ulaştırmaktır. Ne ki tarla, bahçe, ağaç nasıl bakım istiyorsa dil de bakım ister. kendi haline bırakılamaz, sürekli işlenir. Atatürk de bunu söyledi: “Türk dili dillerin en varsıllarındandır. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin.” Atatürk devrimleri bir bütündür, dil devrimi de bunun ayrılmaz bir parçasıdır. Dil devrimi aslında bir düşünce devrimidir, düşüncenin Türkçeleşmesidir. Atatürk devrimlerini içselleştirmiş olan her yurttaşın diline özen göstermesi beklenir; özellikle de yazarların, siyasacıların, televizyon yoluyla milyonlarca insana ulaşanların....
Dilimiz yabancı sözcüklerle bozuluyor. Varken, Türkçesinin yeğlenmeyişi dil sevgisinin, duyarlığının olmayışıyla açıklanabilir. Ziya Gökalp (1876-1924) söylemiş: Başka dile uymaz annenin sesi / Her sözün arasan vardır Türkçesi. Karadeniz bölgesinde biri para çekecek ama makine çalışmıyor. Çağrı merkezine telefon ediyor. Karşıdan söylenen: “Üzgünüm, bütün bilgisayarlar 'off'ta.” İki saat sonra aynı kişi gene telefon ediyor: “Haçan ben Of'a celdum, buraya da çalışmay.”
Türkçe, İngilizcenin sözdizimiyle bozuluyor, bire bir çeviriyle. İki örnek: “Sana bi(r) şey soracağım ama yanıtı duyup duymayacağımdan eminim değilim.” “Daha fazla kalamayacağımı umut ederim.” .
Türkçe, gene Türkçeyle bozuluyor: “İçeri ve dışarı çıkarken kapıyı kapatınız.” “Yararlı olduğu kadar faydalı da.” “Bu soruların cevapları yanıtsız kaldı.”
'İçin' ilgeci neredeyse dilden düştü, varsa yoksa 'adına'. “İzlenceyi zamanında bitirmek adına.” “Bekletmemek adına”, “Barışa kapı aralamak adına.”
Her şey gerçekleştiriliyor. 'Yapmak', 'olmak', 'düzenlemek', 'etmek' yok, ille de gerçekleştirmek... Toplantı gerçekleştiriliyor. Atamalar, saldırı, görüşme, spor karşılaşmaları bile gerçekleştiriliyor. 'Yapmak' da olmadık yere taşındı: “Ticari, bekleme yapma”. “Stada giriş yaptı”, “Memur alımı yapılacak” Süleyman Nazif (1870-1927) “Bu 'yapmak' eylemi sonunda Türkçeyi yıkacak” dermiş, ona bir de 'gerçekleştirmek' eklendi.
Bir de karıştırılanlar var: mahzur-mahsur, mütevazı- mütevazi (Türkçesi kullanılsa sorun olmayacak), anadil-anadili, çözme-çözümleme, süre-süreç, salım-salınım, nasılsa-nasıl olsa, yaşam-yaşantı.
Türkçeyi, anadilimiz diye bildiğimizi, öğrendiğimizi sanmak yanlıştır. Anadilini edinme doğumla başlar, yaşam boyu sürer. Değilse, günlük dilde şu sözcüklerle yetiniriz: inanılmaz, sıkıntı yok, aynen, yapacak bi(r) şey yok.
Unutulmasın, yabancı sözcük akınına uğrayan bir dil gitgide kıvraklığını, anlatım gücünü, düşünce üretme yeteneğini yitirir.
Rıfat Ilgaz'ın Türkçemiz başlıklı şiirinden bir bölüm: Annenden öğrendiğinle yetinme / Çocuğum, Türkçeni geliştir / Dilimiz öylesine güzel ki / Durgun göllerimizce duru / Akar sularımızca coşkulu / Ne var ki çocuğum / Güzellik de bakım ister.
---------------------------------------------------------------------------------
(*) Bu yazı Cumhuriyet gazetesinde (29 Ocak 2025) yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder