13 Ekim 2023 Cuma

ÇAĞDAŞ EĞİTİM KOOPERATİFİ'NİN ÇAĞCIL EĞİTİMİ

         ÇAĞDAŞ EĞİTİM KOOPERATİFİ'NİN ÇAĞCIL EĞİTİMİ (*)

                                                                                                                               Recep Nas

                                                                           

     16 Eylül 1996, Cumhuriyet gazetesinde bir yazım çıktı., şöyle başlıyor: “Okullar açılıyor, yine bin bir sorunla, bin bir dertle...  Devlet elini eteğini, desteğini çekiyor okullardan yavaş yavaş, geri adımlar ata ata. Önce kendi okulunu kendin yap, diye başladı bu iş. Şimdi ucundan, alıştıra alıştıra 'katkı payı' adı altında para alıyorlar veliden, bağış istiyorlar. Çok sürmez, sıra kendi çocuğunu kendin okut, demeye de gelir.  Devletin küçülmesinden anladıkları bu demek ki...”

     27 yıl önce, ama bugün yazılmış gibi. Değişen bir şey olmamış, yok yok, değişen çok şey oldu, daha da geriledi eğitim, gericileşti. Devlet okulları çökertildi, dökülüyor. Eğitimin niteliği iyice düştü. Salgında ilk işleri okulları kapatmak oldu, dünya ölçeğinde en uzun süreyle...  Depremden sonra da üniversiteleri kapattılar. Okul sadece öğretme-öğrenme yeri değil ki, çocuklar orada toplumsallaşıyorlar, iletişim kuruyorlar,  etkileşiyorlar.

     Kesintili eğitim (4+4+4) yüzünden yüzbinlerce çocuk okuldan koptu. Kesin sayı bilinmiyor. Umurlarında değil ki kayıt tutulsun. Cehaletten besleniyorlar. Onların derdi, aç kalsın karnından, cahil kalsın beyninden kendilerine bağlansın, boyun eğsin. Düşünmesin, sorgulamasın, kaderine razı olsun. Yurttaş değil, birey değil, mürit yetiştirmek istiyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı, vakıf ya da dernek adı altında gizlenen tarikatların kıskacında. Gün geçmiyor ki MEB'le bir protokol yapılmasın. 'Değerler eğitimi' koymuşlar adını, kulağa ne hoş geliyor değil mi?  Ama niyetlerinin ne olduğunu anlamak için MEB'le  Hizmet Vakfı'nın işbirliğiyle hazırlanan kitapçıktaki (39 sayfa) şu tek tümce yeter: “Müminler can zayiatını şehadet, mal zayiatını ise sadaka olarak bilirler.” Koca Türkçesi şu: İş cinayetlerinde, depremde ölürsen şehit olursun, doğrudan cennete gidersin. Enflasyondan ötürü alım gücün düştüğünde eksilen paran sadaka sayılır.

     Pahalılık, yoksulluk nedeniyle çocuklar sağlıklı beslenemiyorlar. Beslenmek karın doyurmak değil. Beslenme, bedenin büyümesi, yenilenmesi, çalışması için gerekli olan besin öğelerinin yeterli ve dengeli ölçüde alınmasıdır.  Beslenemeyince gelişemiyorlar, bodur çocuklar çoğalıyor giderek. Beslenmeyle  zekâ gelişimi arasındaki bağıntı da çok yüksek. Bir kuşak ziyan oluyor.

     Eğitim-İş Sendikası'nın raporuna göre deprem bölgesindeki öğrencilerin neredeyse üçte ikisi eğitimin dışında. Bu çocuklar nerede? Soruluyor, yanıt yok. İnsanlar can derdiyken deprem olur olmaz 4-6 yaş çocukları için çadır kurup Kuran Kursu açtılar. Kendileri açıkladı, Menzil Tarikatı kendi köyünde bin yüz çocuğu 'konuk' etmiş.

     Bizde çocukların dinci ve kinci olmaları istenirken, devlet okullarının tümü imam-hatip lisesine dönüştürülürken dünya 21.yy. becerileriyle (eleştirel düşünme, yaratıcılık, etkili iletişim, bağımsız karar verme, ilişki yönetimi, hesap verebilirlik, öğrenmeyi öğrenme...) donatıyor çocuklarını, yapay zekâyı tartışıyor. Birçok ülkede Bilim, Teknoloji, Yenilik (inovasyon) Bakanlığı var. Y. Noah Harari'ye göre şimdiki  mesleklerin yüzde 30'u ya kalkacak ya da dönüşecek. Yapay Zekâ kendi kendine öğrenmeye başladı, 300 milyon kişinin tam zamanlı işini ellerinden alacak, deniyor. Demek ki gençlerimiz, sadece dünya gençleriyle değil, Yapay Zekâyla da yarışacaklar. 3D baskısı, nano gereç, giyilebilir teknoloji, yenilenebilir enerji, kodlama-yazılım-algoritma, yükselen alanlardan birkaçı.       

       Neyse ki bizim Çağdaş Eğitim Kooperatifimiz var. Yıl 1995, öğrenci yurtları çokluk tarikatların elinde. Tehlikenin ayırdında olan Atatürkçü, laik, Aydınlanmacı olan insanlar kaygılıydı, arayış içindeydi. Denizyıldızı öyküsü anlatılırdı. Anımsayalım: Gün yeni ağarmışken bir kişi deniz kıyısında yürüyor. Ötelerde, uzakta biri de eğilip doğruluyor, denize bir şeyler atıyor. Yanına gidip ne yaptığını soruyor,

     “Denizyıldızlarını ölmekten kurtarıyorum.”

     “Yüzlerce, hangi birini kurtaracaksın?”

     Adam elindeki denizyıldızını denize atıyor,

     “İşte biri kurtuldu.”

       İşte böyle, ne kadar kırçiçeğine ulaşılıp dokunulsa kazançtı.

    ÇEK parasal kazanç gütmez, asıl kazancı kır çiçeklerinin dört mevsim yeşermesidir, çiçek açmasıdır Çağdaş, laik, demokrat, Atatürk ilkelerini, devrimlerini benimseyip içselleştirmiş, özgür ve eleştirel düşünen bireyler yetiştirir. 'STEM'le yetinmez, sanatsız olmuyor çünkü. 'STEAM'dır (bilim, teknoloji, mühendislik, sanat, matematik) aslolan. Böylece bilimle sanat buluşur.

     Özcesi ÇEK'in öğrencileri laik, dolayısıyla  bilimsel eğitim alırlar, 21. yy. becerilerini kazanırlar, onların 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür'dür.

     Selam olsun ÇEK'in kurucularına, selam olsun kuruluşundan bu yana gönüllü yöneticilik yapanlara, yönetim kurulu üyelerine, selam olsun çağdaş eğitime gönül verip elini taşın altına koyanlara, üyelerine... Nice nice 28. yıllara...

 

     Bu yazı ÇAĞDAŞ EĞİTİM KOOPERATİFİ'nin e- dergisi olan ÇAĞDAŞ BAKIŞ'ta (Haziran 2023 Sayı: 47) 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder