7 Ekim 2017 Cumartesi

BARIŞ VARKEN NEDEN CİHAT?


                                       BARIŞ VARKEN NEDEN CİHAT? (*)



                                                                                  Recep Nas

                                                                        



     Son baklayı da çıkardılar ağızlarından, cihadı da (Kimi siteler ’cihad’ diye yazıyor, Arapça sevdalısı ya onlar) eğitim izlencesine koydular, muratlarına erdiler. Beklenen oldu, şaşırtıcı değil tabii. Cihat geldi, evrim gitti. ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ kuşaklar yerine, epeydir dinci (dindar demiyorum, içsel yönelimli dindara saygımız var, onlar siyasal İslamcı değil) ve kinci ‘nesil’ yetiştirmek istediklerini dillendiriyorlardı zaten. Koca Yunus’un, Yunus Emre’nin dizelerini anımsamak işlerine gelmez. Adımız miskindir bizim/düşmanımız kindir bizim/Biz kimseye kin tutmayız/Kamu âlem birdir bize. Yunus Emre, kini düşman olarak görüyor, onlarsa düşman bellediklerine kin besliyorlar.

     Nedir cihat, kendilerinden öğrenelim bunu.

     Cihat, İslâm nizâmını yeryüzünde hâkim kılma ve bu nizâmı savunma maksadıyla din uğrunda ve Hak yolunda yapılan savaş, gazâ. Cihad-ı asgar (küçük savaş), din uğrunda yapılan savaş. Cihad-ı ekber, insanın kendi nefsiyle yaptığı mücadele (lugatim.com)

      Cihat, Allah için nefisle, şeytanla mücadele etmektir. Bir de Allah için dinini, vatanını iç ve dış düşmanlara karşı savunmaktır. Bakara (193/195) ayeti de şöyle yorumlanıyor: Cihad, Allah düşmanlarıyla çeşitli yollarla, çeşitli vasıtalarla mücadele etmek, insanları İslama çağırmak demektir. Tüm kâfirler şirkten vazgeçip Müslüman oluncaya kadar onlarla cihat etmek farzdır. Ama bu cihat, onlar saldırdığında yapılır.


      Cihadın üç koşulu var: 1. Düşman, İslama girmesi için yapılan çağrıyı ya da cizye (Müslüman olmayan tebaadan alınan vergi) vermeyi reddederse…  2. Müslümanlarla düşman arasında bir anlaşma yoksa…  3. Müslümanlarda cihad için askeri güç varsa… Bu koşullar oluşunca cihad farzdır.  (www.mumsema.org/ne-nedir/168286-islamda-cihad-anlami-nedir-ve-cihada-kimler-katilabilir.html)

     Erkek adı olarak Cihat’ın anlamı, din uğruna düşmanla savaşmadır. Dört çeşit cihat vardır: Kalple (kalbi temiz tutma), dille (İslamın dille yayılması), elle (doğru şeyleri yapmak), kılıçla (İnançsızlarla ve İslam düşmanlarıyla savaşmak).(http://nedir.ileilgili.org/cihat-nedirnedemek-ileilgili-bilgiler.html)

     Öğretmen adayı öğrencime sormuştum,

     “Adın ne?”

     “Cihat”

     “Cihat, savaş demek. Keşke adın Barış olsaydı.”

     “Ben adımdan hoşnutum hocam” dedi. “Ben Müslümanım, Müslümanlıkta cihat vardır.”

      Hepsi bir yana, kime sorulsa ‘cihat’ denince akla ilk gelen savaştır, din için savaş…  Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde de, Cihat (ad) için, din uğruna yapılan savaş, deniyor.

     ‘Cihad-ı ekber’ dedikleri ‘insanın nefsiyle savaşımı’ysa, bunun yolu günahla, cehennemle, soyut düşünemeyen çocukların minicik yüreklerine korku salmak değildir. Korku, içsel yargılamayı sağlayan bir vicdan yapısı oluşturmuyor, dışsal denetime yol açıyor.   

     İnsan hiçbir korku duymadan, ödül de beklemeden vicdanın sesine uyarak doğru yapıyor, doğru davranıyorsa ahlaklıdır, uygardır. Çağdaş eğitimde ceza da yok, ödül de. Yunus Emre’nin anlayışı budur. Onun “Uçmaktan (cennet) umusu yok/Tamudan (cehennem) korkusu yok. Dış disiplin değil, iç disiplin. Dışdenetim değil, özdenetim. Dış ödül değil, iç ödül. Bu laik ahlaktır, bunu sağlayacak olan da laik ve bilimsel eğitimdir. Laikliğin özü de akılcılıktır, nakilcilik değil.

     Çocuklar dinci ve kinci değil, özgür ve eleştirel düşünen, soran, sorgulayan, bilimsel kuşkucu, girişimci, meraklı, bilişsel yönden esnek, sağlıklı iletişim kurabilen bireyler olsunlar, özcesi bilimsel tutum takınsınlar. Gerçek ahlakı bilim getirebilir, bir de sanat var tabii, insanın duygularını eğiten, zevklerini incelten, ruhunu soylulaştıran, insanı insanlaştıran…

     Ahlakın dersi olmaz. Ahlak öğretilmez, yaşanır. Çevresindeki insanlar dürüstse, ahlaklıysa çocuk da örnek alarak öyle olur. Çocukların vicdanlarını, empati yetilerini geliştirelim, ahlakın kökleri empatide yatar çünkü. Empati düzeyi yüksek olan çocukların ahlaki yargıları da yüksek olur.    

    Barış varken neden cihat? Yannis Ritsos’un Barış başlıklı şiiri ne güzel…

    Çocuğun gördüğü düştür barış/Ananın gördüğü düştür barış/Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış// (…)Kardeşler, barış içinde ancak/Derin derin soluk alır evren/tüm evren taşıyarak tüm düşlerini/Kardeşler uzatın ellerinizi/Barış budur işte (Çev. Ataol Behramoğlu)





(*) Bu yazı Cumhuriyet gazetesinde (05 Ekim 2017/ s.14) yayımlanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder