26 Nisan 2019 Cuma

“SOL ELİM, ZAVALLI ELİM”


                                                          “SOL ELİM, ZAVALLI ELİM” (*)





                                                                                                 Recep Nas

                                                                                



     Solaklığa, solak öğrencileri olabileceği için öğretmenlere yönelik yazdığım Metinlerle İlkokuma- Yazma Öğretimi adlı kitabımda, bir de solak çocukları olabileceği için ana-babalara yönelik yazdığım Çocuk İnsandır adlı kitabımda değinmiştim. Aradan bunca yıl geçti, solaklık üzerine yeniden yazabileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Öyle ya, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirmek üzereyiz, hâlâ solak çocuğa ana-babanın, öğretmenin sağ elini kullan diye baskı yapacağını düşünemezdim, bu mesele aşıldı artık diyordum. Doğal olanın, sorun edilmeden doğal akışına bırakılacağını umuyordum.

     Gelgelelim, sol elle yemek yemek sakıncalı mı, diye bir soruya Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği yanıt (Şubat 2018) gündeme oturuverdi. Yanıt şu: Şeytan sol eliyle yiyip içtiği için ana-babaların çocuklarına sağ eliyle yiyip içmeyi öğretmeleri gerekir. (1)

     Solaklık bir sorun olarak görülüyordu, demek ki yine öyle görülsün isteniyor. Sağ kutsanıyor, sol kötüleniyor. Bu bize özgü de değil. Kimi Çinliler sol ellerinin tırnaklarını uzatıp onunla iş yapmıyorlarmış. Yeni Zelanda yerlileri Maoriler’de de sağ taraf kutsal, yaratıcı, iyi, sol tarafsa dünyasal, rahatsız edici… Sağ hayatın, gücün tarafı, solsa ölümün, zayıflığın… (2)   Sol ele Afrika’da ‘hela eli’ derlermiş. (3)  Bizde de bağnazlardan, taharet için kullanmasam sol elimi keserim diyenler varmış. Böylece sol el pislikle, kirlilikle özdeşleştiriliyor. (2)

     Dahası var, ilk adım sağ ayakla atılır, saç sağa taranır, yatağın sağ yanından kalkılır. Onun için sabahleyin yüzünden düşen bin parça olana “solundan kalkmış” denir. Doğudaki bir ilde arabaya sağ kapıdan binerken, ilkin sağ ayağını atanların nasıl zorluk çektiğini gözlemledim epey.

     Solak çocuklarının sağ elinin bileğine ipe dizilmiş boncuklar takıp “cici elinle ye” dendiği duyulmuştur, bilinir. Mine G. Kırıkkanat anlatıyor: “[B]en küçükken bizim evde bir ‘sol el’ sendromu vardı. Boyum henüz lavabo düzeyine erişirken, elimi yüzümü yıkamamı denetleyen babam: ‘Sol el’ diye uyarırdı, ‘Burnunu sol elinle sümkür!’ Annem ise taharet eğitiminde soldan yana ısrarlıydı.” Kırıkkanat, bu baskıya kendince karşı çıkmak için anasının, babasının olmadığı her yerde inadına sağ elini kullanmış. (4)

     Tiyatro-sinema sanatçısı Sumru Yavrucuk’un da bir anısı var: “(…) Sol elimi kullanıyordum. Öğretmenim zorla sağ elime yerleştirdi kalemi. Çünkü sol elim ’pis elim’di, ev ödevlerimi de bu ‘pis el’le yazdığım anlaşılınca sınıfı bir duvar gibi bölen ‘çalışkanlar sırası’ndan ‘tembeller sırası’na sürgün edildim. Annemin zamanında müdahalesiyle sürgünden kurtuldum, öğretmenden de… (5)

     Solak çocuğun sağ elini kullanmaya zorlanması, kendisini yetersiz, eksik duyumsamasına, dahası kekemeliğe, davranış bozukluklarına, öğrenme güçlüğüne yol açabilir. 

     Solaklık bir sakatlık değil, saç, göz rengi gibi biyolojik bir özellik. Nedeni tam bilinmiyor. Birçok kuram var. Daha yaygın, kabul gören bir kurama göre, beynin sağ yarımküresi, sola göre daha ağır basıp daha fazla gelişirse solaklık oluşuyor. Bunun nedeniyse, beynin kısa bir süre için oksijen alamadığı zor bir doğum sırasında, bu durumdan daha duyarlı olan sol beyin yarımküresinin daha çok etkilenmesi, bunun üzerine sağ beyin yarımküresinin denetimi ele geçirmesi… (6) Bu kurama göre, kutsallaştırılan sağ eli sol beyin yönetiyor, ilginç değil mi? Bir başka kurama göre de, dölüt (fetüs) döneminde beyin gelişirken, testosteronun aşırı salgılanması gibi ortaya çıkan bazı aksaklıklar solaklığa neden oluyor. (6-7)

     Orhan Veli sol elim/acemi elim/zavallı elim dese de bilimciler,  insanları solak, sağlak diye iki kümeye ayırma eğilimine karşı çıkıyorlar, çünkü bu ayrımı yapmak için somut bir ölçünün (standart), deneysel bir tanımın olmadığını belirtiyorlar. İnsanların çoğu (% 70-90) sağ elini kullanıyor, bir kısmı da (% 5-30) sol elini kullanırken, oranı bilinmese de iki elini de aynı beceriyle kullananlar da var. (7)

    Sol ele bu olumuz bakışı siyasetle ilişkilendirip kendilerine pay çıkarmak isteyenler de var. Oysa siyasal sağ-solun bu anlayışla hiç ilgisi yok. Fransız İhtilali’nden sonra (1789) mecliste kralcılar (monarşi yanlıları) sağ yana oturunca, cumhuriyetçiler de sol yana oturuyorlar, sağcılık, solculuk kavramları böyle ortaya çıkıyor.   

      Sol ele bu düşmanlık neden? Çok olanın, yaygın olanın doğru, haklı, az olanın, ayrıksı olanınsa yanlış, haksız sayılması bu.  (2)  İnsanın aklına bir soru takılıyor ister istemez, solaklar çok olsaydı, bu kez de tersi mi yapılırdı?

     Şu da var, solaklık denince akla sol el, ayaktopuyla ilişkili olarak da sol ayak geliyor. Oysa göz, kulak solaklığı da var. (3)

      Dünya sağ elini kullananlardan yana, araçlar onlar için tasarlanmış, makastan tutun da cezveye kadar… Okullarda solaklar için kolçaklı sandalye varsa da çok kez yeterli sayıda değil. Solaklar için araçlar varsa da pahalı, bulmak da kolay değil.

     Dünya Solaklar Günü’nde (13 Ağustos) solakların yazdıklarına bir bakalım, ne duyumsuyorlar, ne düşünüyorlar? (eksisozluk.com)

·         Tüm solaklara sağdan ağızlıklı cezve armağan edilsin.

·         Saça sol elle takıldığında ters durmayan saç tokası istiyorum.

·         Kumandanın üzerindeki tuş dizilimi bile sağlaklara göre…

·         Bana bir gün olsun “İyi insan ol, yalan söyleme, kul hakkı yeme” demeyen dedemin zoru derdi sol elimle yemek yememdi, “günah” derdi.

·         Aaa, sen solak mısın, sorusunu yüz bin kez işitmek…

·         İlkokul 3’e kadar öğretmen tarafından ısrarla sağ elle yazmaya zorlanarak zulme uğradım.

·         (…) 1. Sınıfta öğretmenin kızacağını düşünerek öğretmen baktığında sağ, arkasını döndüğünde sol elimle yazıyordum.

·         13 Ağustos, sanki gözleriyle görmüş gibi, “Sol elle şeytan yer” diyen beyinsizler tarafından yıllar yılı sindirilmeye çalışılan bizlerin günüdür.

     İşin ilginci ‘kibar sofra’larda sol elle yenir, görgü kuralı öyle. Birisi yemeğe çağrılı, kibar insanların buluşacağı bir yemeğe. Yanında bir arkadaşını da götürmek istiyor. Ama onun kurallara uyacağından kuşkulu. Yolda, çatalı sol eline alacaksın, bıçağı sağ eline diye sıkı sıkı tembihliyor, geribildirim de istiyor.

     “Anlamasına anladım ağabey, sol elimde çatal, sağ elimde bıçak… İyi de ağabey iki elim de dolu. Tavuğu hangi elimle yiyeceğim ben?”





1.      Selçuk Erez “Sol Elin Kötülükleri” Cumhuriyet, 08.02.2018

2.      Tayfun Atay “Sol ‘İfrit’se Sağ teferruattır” Cumhuriyet, 05.02.2018

3.      Doğan Çağlar Uyumsuz Çocuklar ve Eğitimi (2. Baskı) AÜEF Yay. 1981

4.      Mine G. Kırıkkanat “Parmak Kaldı!” Cumhuriyet, 27. 05.2018

5.      Cumhuriyet Dergi, 13.09.1992 Sayı: 338

6.      “Bırakın, Çocuğunuz Sol Elini Özgürce Kullansın” ELITE Service, GWEN

YOUNT CARDEN Cumhuriyet, 19.02. 1994

7.      Herkese Bilim Teknoloji 13.07.2018 Sayı: 120



(*) Bu yazı Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin e- dergisi olan ÇAĞDAŞ BAKIŞ’ta

(Mart 2019 Sayı: 30) yayımlanmıştır. (100-101)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder