27 Haziran 2020 Cumartesi
MASAL ŞİİR
MASAL ŞİİR (*)
Devrim'e
bir baba çocuktan baba
bir çocuk bebekten çocuk
çıkmışlar bir masalın kerevetine
kaf dağından uçmuş bir gezegen masal
gök kanatlarında simurgun
kendi kendini yazmış
masalmış baba anlatmış
sesinde alazlanmış
uçarı bir çocuk sevinci
gecenin uykusu gelmiş sonra
düşünde masal uyanmış
ve bir masal daha büyümüş çocuk
__________________________
(*) Bu şiir Çağdaş Türk Dili dergisinde (Haziran 2020 Sayı: 388) Özgür San adıyla yayımlanmıştır.
ÇÖZÜMLEMEYLE BİREŞİM Mİ, TÜMEVARIMLA TÜMDENGELİM Mİ?
ÇÖZÜMLEMEYLE BİREŞİM Mİ, TÜMEVARIMLA
TÜMDENGELİM Mİ? (*)
Recep Nas
Elinizdeki derginin 62. Sayısında (s. 19-20) “Tümevarım mı, Tümdengelim
mi?” başlıklı gerçekten nitelikli bir yazı yayımlandı. Sayın Vasfi M. Topaloğlu
bu yazısında, ilkokuma-yazma öğretiminde hangi tekniğin, neden uygulanması
gerektiğini uygun ve çarpıcı örnekler vererek açıklamaktadır. Okudum, yararlandım.
Yazının içeriği çağdaş bir anlayışı vurguluyor, dile getiriyor. Bu görüşlere,
yaklaşım biçimine katılıyorum. Benim üzerinde durmak istediğim, yazıda söz
edilen teknikler… Çünkü ilkokum-yazma öğretiminde uygulanan teknik tümdengelim
değil, çözümleme-bireşimdir.
Yöntem ilkeler ve kurallar bütünü olarak düşünülürse, teknikler de bu
ilke ve kuralların belirli uygulanış biçimleridir. Çözümleme (analiz) , bireşim
(sentez) tümevarım (endüksiyon), tümdengelim (dedüksiyon) ‘sorun çözme
yöntemi’nin teknikleridir.
Şimdi bu teknikleri tek tek açalım.
Çözümleme
Bir bütünü öğelerine ayırma yolu… Bir
maddesel çözümleme, bir de zihinsel çözümleme vardır. Bir motoru parçalarına (öğelerine) ayırarak tanımak, öğrenmek
amaçlanıyorsa maddesel, Osmanlı İmparatorluğu yükselme, duraklama, gerileme
devrelerine ayrılarak incelenecekse zihinsel çözümleme yapılır. Bir okuma
parçası da zihinsel çözümleme tekniğiyle işlenir. Yalnız, çözümlemek başka,
parçalamak başkadır. Bir bütün parçalandığında çözümlenmiş sayılmaz.
Bireşim
Öğelerine ayrılan bütünü yeniden oluşturma
yolu… Bireşim, çözümlemenin tersi bir işlemdir. Çözümlemeden sonra bireşim tekniği
kesinlikle uygulanmalıdır, ilkokum-yazma öğretiminde de. Değilse, düşünceler
çocuğun kafasında bölük pörçük kalır, bütünleşmezler, anlamlaşmazlar. Bütün-parça-bütün yaklaşımı benimsenmelidir.
Örneğin parçalarına ayrılarak incelenen motor, bu parçaları yeniden yerlerine
takılıp işler duruma getirilmelidir. Her şey bütünlüğü içinde anlam kazanır,
işlevsel olur.
Önce cümleler verilip bunların sözcüklere, sözcüklerin hecelere
ayrılması gerektiğine göre, belli ki, ilkokuma-yazma öğretiminde başlangıçta çözümleme
tekniği uygulanacaktır. Kimi kaynaklarda çözümleme yerine ‘cümle tekniği’ deyimi
kullanılıyor. İkisi de aynıdır.
Çözümlemeyi bireşim izleyeceğinden, sözcük devriyle birlikte bireşim
tekniği de uygulanmaya başlanmalıdır. Bunun için de, daha cümle devrinde
cümlelerden yeni metinler oluşturulacağı gibi, sözcük devrinde de sözcüklerden
cümleler, hece devrinde de hecelerden sözcükler ve gene sözcüklerden cümleler,
bunlardan da çeşitli metinler oluşturulmalıdır. İlkokul programı da bunu
öngörmektedir (1968: 114/2). Bu metinler çocuğun günlük yaşamından, çevresinden
kaynaklanmalı, ilginç ve çekici olmalıdır. Metinlere kimi sözcükler, heceler
yinelenerek tekerleme havası verilmelidir. Yalnızca bir cümlenin sözcüklerinden
bile bir metin oluşturmak olanaklıdır. Diyelim, “Kaya top oyna.” cümlesi sözcüklerine
ayrıldı, bu sözcükler de öğrencilerce kavrandı. Bunlardan şöyle bir metin
oluşturulabilir:
Kaya top oyna
Oyna oyna
Kaya oyna, top oyna
Oyna kaya oyna
Oyna oyna, top oyna
Kaya top oyna
Cümleler önceleri alt alta, sonraları uzun göz sıçramalarını sağlamak
için yan yana yazılabilir.
Tümevarım
Gözlemleyerek, inceleyerek, deneyerek, deney yaparak özel durumlardan
kurallara, ilkelere, bilimsel yasalara varma yolu… Özelden genele doğru
gidilir. Tümevarım yoluyla düşünme çocuklarda genellikle yedi-sekiz yaşlarında
başlar.
Çocuk deneyerek bakırın, demirin vb. ısınınca genleştiğini gözleyecek,
diyecek ki,
“Bakır, demir birer metaldir. (Metal kavramı edinerek soyutlama yapmış
oluyor.) Öyleyse metaller ısınınca genleşir.” (Böylece genelleme yapacak.)
Başka bir örnek: Bir üçgen çizecek, iç açılarını ölçüp toplayacak, 180
derece olduğunu bulacak. Bir başka üçgen, bir başka… Bakacak ki çizdiği çeşitli
üçgenlerin iç açılarının toplamı hep 180 derece çıkıyor. O zaman genelleme
yapacak: Üçgenlerin iç açılarının toplamı 180 derecedir.”
Gene toplamada sıfırın, çarpmada 1’in ‘etkisiz eleman’ olduğunu bu
teknikle bulgulayacak çocuk.
İlkokul Programı’nda da, “Tabiata ait olaylar üzerinde yapılacak gözlem
ve deneylerden anafikirlere varılmalıdır” (1968: 84/7) denilerek tümevarım
tekniğinin gereği vurgulanmaktadır.
Tümevarım, özellikle ilkokulda uygulanması gereken bir tekniktir.
Çocuklar yaparak yaşayarak öğrenirler çünkü. İlkokulda –ortaokulda da-
kurallardan, ilkelerden, tanımlardan başlanmaz. Kuralları, ilkeleri, tanımları
tümevarım yoluyla deneyerek, inceleyerek, gözlemleyerek çocuklar bulgular. Şöyle, diyelim kenarları 5 cm. olan bir kare
çizer, bunu santimetrelere bölüp oluşan kareleri sayarak bu karenin alanının 25
cm2 olduğunu gözlemler. Çeşitli büyüklükteki başka kareler çizerek
aynı denemeyi yaptıktan sonra kurala varır. Tümevarım tekniği zaman alır, her
öğrencinin etkin olmasını gerektirir. Bu nedenle kimi öğretmenler bu tekniği
uygulamaktan kaçınıyorlar. Yanlış, sakıncalı bur tutum bu. Çocukların düşünme
yeteneklerini geliştirmek, anlayarak öğrenmelerini sağlamak için bu tekniği
uygulamak gerekir.
Tümdengelim
Bilimsel yasalardan, ilkelerden,
kurallardan özel durumlara varma yolu… Genelden özele doğru gidilir. Örnek:
“Isınan metaller genleşir. (Tümevarım tekniğiyle öğrenildi bu.)
Çinko bir metaldir
Öyleyse çinko da ısınınca genleşir.
Tümdengelim bir kanıtlama, doğrulama tekniğidir. Bu teknikle yeni bir
şey bulgulanmıyor, özel bir durumun genel kurala, ilkeye uygun olup olmadığı
zihinsel yolla anlaşılıyor. Bunda deney, gözlem, inceleme yok. Tümüyle zihinsel işlemi gerektiriyor. Oysa çocuklar somut düşünürler.
İlkokul öğrencileri tümdengelim yoluyla düşünmeye hazır değildirler. Onun için
bu teknik ilkokulda – hiç uygulanmamalı denmese bile – çok az, arada bir, tümevarım tekniğiyle öğrenildikten
sonra, çocuklar zorlanmadan uygulanmalıdır.
Bu teknik ilkokulda sürekli uygulanırsa tanımları, kuralları, ilkeleri
anlamadan, neden öyle olduğunu kavramadan ve ilişkileri görmeden ezberler
çocuklar. Oysa çocuklar ‘nasıl’ın yanı sıra ‘neden’ öyle olduğunu da
bilmelidirler. Müfettişken üçgenin alanı nasıl hesaplanır diye sorardım,
duraksamadan yanıtı verirlerdi. Peki, derdim, neden ikiye bölünüyor? İşte bunun
yanıtını bilmiyorlardı, çünkü ezberlemişler, anlamadan bellemişler.
Çocuğun ‘ne’ öğrendiğinden çok ‘nasıl’ öğrendiği, öğrenme yollarını
öğrenmesi, sürekli öğrenme isteği duyması önemlidir. Düşünme yeteneğini geliştiren
bilginin kendisi değildir, öğrenme süreci içinde gelişir öğrenme yeteneği.
Çocukların gelecekte ne gibi gereksinmeleri olacağı bilinmiyor bugünden.
Bilgiler değişiyor. Bugün doğru sayılan yarın yanlış çıkabiliyor. Çocuklar
gerektiğinde bilgiyi edinme gereği duysunlar, nasıl edineceklerini bilsinler.
Başka bir deyişle, öğrenmeyi öğrensinler.
Bilgi amaç değil, araçtır. Bilgi hamalı yapılmamalıdır çocuklar. ‘Ayaklı
kitaplık’ olmasınlar ama evlerinde kitaplıkları olsun. Öğrenme öğrencinin işidir. Eğitim sürecinin
merkezinde öğrenci olmalıdır. ‘Öğreten merkezli’ değil, ‘öğrenen merkezli’
eğitim anlayışı benimsenmelidir. Öğretmen, öğrencilerine – kendi kendilerine
öğrenmeleri için—rehberlik etmelidir. İlkokul Programı’nda da “Öğretmen,
çocuklara ders vermekten çok onları kendi kendilerine çalışmaya ve öğrenmeye
alıştırdığı derecede başarı sağlamış olur. (…) Çocuğun belleğine birtakım
faydasız bilgiler yığmak yerine ilgisine ve ihtiyacına cevap veren bilgilerle
davranış değişikliğini sağlamak gerekir. (…) Öğrencilere gereksiz bilgi
vermekten, özellikle ezberden kaçınılmalı” denmektedir (1968: 323/15, 13/9, 66/7).
İlkokuma-yazma öğretiminde başlangıçta bireşim yerine neden çözümleme
tekniği uygulanmalıdır, ona değineyim. Bir kez çocuk toptan, bütünsel algılar. Hemen ayrıntıları göremez,
ayrıntılara inemez. Öyleyse çocuk için anlamlı olan cümlelerle öğretime
başlanmalıdır. Çözümleme çocuk psikolojisine uygun bir tekniktir. Harfler soyuttur, anlamsızdır çocuk için,
heceler de öyle. Çocuk cümleleri – sözcüklerden, harflerden oluştuğunu
bilmeden—bütün olarak kavrar, dili de kalıp olarak öğrenir zaten. Daha da
önemlisi, okumanın amacı anlamı doğru ve çabuk kavrama olduğuna göre, doğru,
hızlı, anlamlı, ‘konuşur gibi’ okumayı öğrenmelidir çocuk. Okuduğunu anlamalı,
okumaktan tat almalıdır. Bu da ilkin çözümleme tekniği uygulanırsa gerçekleşir
ancak.
Ne yazık ki, Sayın Vasfi M. Topaloğlu’nun da anılan yazısında değindiği
gibi, çözümleme tekniği gereğince uygulanmıyor, okuma-yazmaya çabucak geçmek
kaygısıyla bireşim tekniğiyle başlanıyor öğretime. Ünlü (sesli) harfler verilip
bunlara ünsüz (sessiz) harfler katılarak heceler oluşturulmaya çalışılıyor
hemen. Cümleler verilse bile az cümleyle yetiniliyor ve çarçabuk sözcük ya da
hece devrine geçiliyor. Çocuklar doğru, hızlı okuma yeteneği kazanamıyorlar, hecelerde
takılıp kalıyorlar. Böyle olunca da çocukların dikkati anlamaya değil,
sözcüklere ya da hecelere yöneliyor.
Bir iki ayda okuma-yazma öğretti diye kimi öğretmenlerin boy boy
fotoğrafları çıkıyor gazetelerde. Zamanın boşa harcanmaması elbette önemlidir.
Ama özellikle eğitimde belli amaçlara yönelik olarak harcanır zaman.
İlkokuma-yazma öğretiminin başlangıcında, öğretmen, ilkelerine uygun
olarak bir cümle (fiş) listesi oluşturmalı, hangi cümleleri ve kaç cümle
vereceğini önceden belirlemelidir.
(*)
Bu
yazı Öğretmen Dünyası dergisinde
(Ekim 1985 Sayı: 70) yayımlanmıştır.
İLKOKUL TÜRKÇE KİTAPLARINDAKİ METİNLERİN OKUNMASI VE İNCELENMESİ
İLKOKUL TÜRKÇE KİTAPLARINDAKİ METİNLERİN
OKUNMASI VE İNCELENMESİ (*)
Recep Nas
Okuma aracı bakımından üç çeşit okuma vardır:
1.
Türkçe
(okuma) kitaplarından okuma
2.
Çocuk
edebiyatı ürünlerinden okuma
3.
Bilgi
kaynaklarından okuma (Göğüş, 1982: 10) Bu yazıda ‘Türkçe kitaplarından
okuma’ üzerinde durulacaktır.
İlkokul Türkçe kitaplarındaki metinler şu özellikleri taşımalıdır:
*Çocuğun ilgisine, beğenisine ve okuma eğilimlerine uygun,
*eksen (mihver) derslerin üniteleriyle ilgili,
*Türk edebiyatının çocuk düzeyine uygun örneklerini tanıtma amacına
yönelik olmalıdır (Türkçe Programı, 1982: 56-63)
Bir Metni İnceleme Aşamaları
1.Hazırlık
1. 1.Öğretmenin
hazırlığı
1.1.1.Hedeflerin ve bu hedefleri
gerçekleştirmek üzere incelenecek metnin (okuma parçasının) belirlenmesi
Öğretmenin öncelikle hedefleri, bu hedeflere dayalı olarak da konuları
belirler. Türkçe kitaplarındaki metinler ise birer araçtır. Belirlenen
hedefleri gerçekleştirmek, konuları işlemek için uygun metinler seçilir.
Metnin, eksen dersin işlenen ünitesiyle ilgili olmasına da önem verilmelidir.
Çünkü Türkçe dersi beceri dersi olmasının yanı sıra anlatım (ifade) dersidir
de. Metinlerin kitaptaki sırasına uyulması gerekmez.
Bir metin, aşağıda belirtilen hedeflerin sınıf düzeyine uygun
davranışlarını gerçekleştirmek için seçilip bir hafta süreye kadar araç olarak
kullanılabilir.
*Bir metni doğru, anlamlı olarak sesli okuma becerisi
*Verimli sessiz okuma becerisi
*Okuduğunu tam ve doğru olarak anlayabilme
*Duygu, düşünce, tasarım ve izlenimlerini sözle/yazıyla açık ve
anlaşılır biçimde anlatabilme
*Konuşanı/okuyanı dikkatlice, doğru anlayacak biçimde dinleyebilme
*Kitap sevgisi
*Okuma alışkanlığı
*Basılı kaynaklardan etkilice yararlanabilme
*Sözcük bilgisi
*Yazılarında dilbilgisi/yazım kurallarını uygulayabilme
*Türkçeyi doğru, güzel, etkili kullanmaya karşı istekli oluş
1.1.2.Metnin öğretmence okunup gözden geçirilmesi
Öğretmen, öğrencilere anlamlı,
‘konuşur gibi’ okuma örneği vereceğine göre, metni önce kendisi sesli olarak
okur, prova yapar. Nerede, nasıl tonlama yapacağını belirler.
Metinde dizgi, baskı yanlışı varsa, bunları öğrencilere düzelttirmek
için not alır.
1.1.3.Metnin resmi üzerinde öğrencileri nasıl konuşturacağını, hangi
soruları soracağını, metni anlamaya hazırlayıcı olmak üzere resmin hangi
yönlerine ilgi çekeceğini belirler.
1.1.4.Öğretmen şu soruların yanıtlarını araştırır:
*İşlenecek metinde öğrencilerin anlamlarını bilmedikleri sözcükler var
mı, varsa hangileri?
*Sözlükte, sözcüklerin anlamları nasıl açıklanmış, bu açıklamalarda
tamamlanması gereken noktalar var mı? Sözlükte, bir sözcüğün birkaç anlamı
verilmişse, bunlardan metindeki anlamı hangisidir?
1.1.5.Metnin ana düşüncesi ve yardımcı düşünceleri, kişilerin
özellikleri belirlenir.
1.1.6 Sesli ve sessiz okuma için ne kadar süre ayrılacağı belirlenir.
.
Sessiz okuma tekniğinin kazandırılmasına daha 1. sınıfta başlanır. Ne
var ki, I. devrede sessiz okumanın payı azdır, ağırlık sesli okumadadır. 4. sınıfta
sesli ve sessiz okumaya eşit süre tanınır. 5. sınıfta ise okumaların üçte ikisi
(2/3) sessiz olur.
1.1.7.Öğrencilerin metni anlayıp anlayamadıklarını denetlemek için
sorular hazırlanır.
Anlama, okumanın en önemli öğesidir. Öğrenciler okuduklarını tam ve
doğru olarak anlayabilmelidirler. Okumanın amacı, ‘anlamı doğru, tam ve çabuk
kavrayabilme’dir.
Sorular metinle ilgili, düşündürücü olmalıdır. Olayla, kişilerin
özellikleri ve düşünceleriyle ilgili sorular sorulmalıdır. “Aslan tilkiye neden
kızdı?”, “Annesi, Ali’nin davranışını neden beğenmedi?”, “Sen olsan nasıl
davranırdın?” gibi sorular olumlu örnekler olarak verilebilir.
“Bu yazıdan ne anladınız?” gibi belirsiz, “Aslan tilkiye kızdı mı?” gibi
kuru, yavan, tek sözcükle yanıtlanabilecek sorular sormaktan kaçınılmalıdır.
Öğretmen incelenecek metni bütün yönleriyle tanımalı, soracağı soruları
bu aşamada belirlemelidir.
Bir fikir vermek üzere sorular şöyle örneklendirilebilir (Özdemir, 1972:
130-140):
Düşüncelerle İlgili sorular
*Metnin anadüşüncesi nedir?
*Anadüşüncenin vurgulandığı paragraf ya da
cümle hangisidir?
*Anadüşünceyi
destekleyen yardımcı düşünceler nelerdir?
*Metne başka hangi başlıklar konulabilir?
Sözcüklerle İlgili Sorular
*(……..) sözcüğünün yerine, içinde bulunduğu cümlenin anlamını bozmayacak
biçimde eş anlamlısı – ya da yakın anlamlısı – hangi sözcük konabilir?
*(……...) sözcüğünün karşıt( zıt) anlamlısını söyleyiniz.
Eleştirmeyle, Değerlendirmeyle İlgili Sorular
*Metinde anlatılanlar günlük yaşama uygun
mu?
*Metindeki kişiler, çevrenizdeki kişilere
benziyorlar mı?
*(……….)’ın yerinde siz olsaydınız ne
yapardınız?
*(……….) ile arkadaş olmak ister miydiniz?
Neden?
*Olay hangi mevsimde olmuştur?
*Olayın geçtiği yer (mekân) neresidir?
Öğrencilerin düzeylerine, incelenecek
metnin özelliğine göre benzeri sorular hazırlanmalıdır.
Şunu da belirtelim ki, metin incelemenin
ana hedefi “Okumayı etkili bir araç olarak kullanabilme, okunanı tam ve doğru
olarak anlayabilme”dir. Onun için metin incelenirken, öğrencilerinin
bilgilerinin artırılması gereğinden çok ön plana çıkarılmamalıdır.
Olanaklar elveriyorsa, bütün öğrencilerin
etkinliğe katılmalarını sağlamak için yazılı olarak yanıtlanmak üzere sorular
öğrencilere çoğaltılarak verilebilir. Yalnız, düzeyleri dikkate alınmalıdır.
1.1.8.Uygunsa, metnin nasıl dramatize
edilebileceği, hangi dramatizasyon çeşitlerinin uygulanabileceği tasarlanır.
‘Oyun içinde eğitim’ günümüzde çok önem
kazanmıştır. Dramatizasyon, eğlendirerek öğretmenin aracıdır. Onun için
dramatizasyon etkinliklerine Türkçe dersinde de yer verilmelidir.
1.1.9.Metin, ‘toplu okuma’ (söz korosu) tekniğiyle okumaya uygunsa,
vurgu ve tonlama yönünden nelere dikkat edilmesi gerektiği belirlenir.
Toplu okuma, çocuklara, sözcükleri doğru
söylemek, gerekli vurgulamaları yapmak, duraklara dikkat etmek, arkadaşlarıyla
aynı hızda okumak gibi beceri ve alışkanlıklar kazandırır. Çocuklar yanı
duyguyu, heyecanı birlikte yaşarlar.
Söz korosu şiir, söylev (hitabe), ant vb.
okunurken oluşturulur. Parça kümece ya da sınıfça okunur.
Bu okuma tekniği I. devrede, bir sözcük
öbeğini önce öğretmenin, sonra öğrencilerin birlikte söylemesiyle, II. Devrede
öğretmen ve öğrencilerin birlikte okumasıyla uygulanır (Göğüş, 1982: 18)
1.1.10.Metin üzerinde hangi dilbilgisi,
yazım ve sözcük çalışmalarının yapılabileceği belirlenir.
1.1.11.Metnin yaratabileceği ilgiden
yararlanılarak okunabilecek başka metin ya da kitaplar belirlenir.
1.2.Öğrencinin
Hazırlığı
Özellikle 3. 4. ve 5. sınıflarda kimi
metinleri incelemeden önce, anlamaya hazırlayıcı olmak üzere öğrencilerin
gözlem, inceleme ve araştırma yapmaları; resim, belge gibi araçları
sağlamaları; yazılı kaynaklara, kaynak kişilere başvurmaları istenebilir.
1.3.Sınıfta
Okuma İçin Hazırlık
1.3.1.Çocukları
metni incelemeye yönelik olarak güdülemek, bilgilendirmek
Bu aşamada sorulacak sorular ilgi
uyandırmaya yönelik olmalıdır (Özdemir, 1972: 136).
Öğretmen, metinle ilgili öğrencileri
güdüleyici çok kısa bir konuşma yapar. Örnek: “Bu yazıda iki keçiden söz
ediliyor. Bu keçiler anlaşamıyorlar. Bakalım neden?”
Güncel olaylarla metin arasında bağ
kurulur: sel, deprem, yangın vb.
Gerekirse metinle ilgili önbilgi verilir:
gemi, uçak, uzay vb. Metnin içeriğiyle ilgili bilgiler tazelenir. Ama bu metnin
özünden uzaklaştıracak boyutlara vardırılmamalıdır. Ayrıca, çocukların
yaşantılarından hareket edilir: “Yangın gördünüz mü? “Uçak gören, uçağa binen
var mı? vb.
Dahası, metin, uzun bir yapıttan
alınmışsa, bununla ilgili kısa bir ön açıklama yapılır.
Çocuklar incelenecek metne ilgi ve bilgi
yönünden hazır olmadan okumaya başlanmamalıdır.
1.3.2.Metinle
İlgili Resmin İncelenmesi
Türkçe kitaplarındaki resimler süs öğesi
değil, anlama ve anlatma etkinliklerinin aracıdır.
Bu resimlerin iki işlevi vardır:
*Okuma etkinliği öncesinde, metni anlamaya hazırlayıcı ve yardımcı,
*Okuma etkinliği sonunda da anlamayı denetleme aracı olur.
Her iki çalışmada da resimler üzerinde,
*gözlem yaptırılır,
*kişiler, varlıklar arasındaki ilişkiler buldurulur,
*canlandırılan sahne kavratılır.
*varlıkların durumlarının yanı sıra biçimleri, renkleri belirtilir.
Resim üzerindeki bu çalışmalar incelemeye,
gözlemlemeye, olaylar ve varlıklar arasında ilişki kurmaya, anlama ve anlatmaya
olanak sağlar ( Göğüş, 1982: 17 – Türkçe Programı 1982: 57-63).
2.Metnin Okunması
2.1 Öğretmenin
Okuması
Metni ilkin öğretmen, doğru
anlamlandıracak biçimde sesli olarak okumalıdır. Bu, örnek okumadır. Güzel,
anlamlı, konuşur gibi okuma, metnin anlaşılmasına çok yardımcı olur. Onun için
öğretmen başarılı bir okumanın örneğini vermelidir. Öğrencilerin, öğretmenin
sesli okumasıyla metinden tat almaları sağlanmalı, metne olan ilgileri daha da
artırılmalıdır.
I. Devrede:
Öğretmen metni okurken, Öğrenciler- çok kez- öğretmenin okuyuşunu
kitaptan izlemelidirler. Böylece sözcüklerin doğru söylenişini ve virgül, nokta
gibi duraklara dikkat etmeyi öğrenirler. Kimi zaman da (3. Sınıfta) öğrenciler
kitapları kapatarak öğretmenin okumasını dinleyebilirler. Şu da yapılabilir: Öğretmen örnek olarak iki
kez okur. Öğrenciler birinde okunanı kitaptan izlerler, birinde ise kitabı
kapatıp dinlerler.
II. Devrede
Öğretmen okurken öğrenciler kitabı kapatıp dinlerler. Böylece dikkatli
ve okunanı doğru, tam anlayacak biçimde dinlemeyi; sözcüklerin doğru
söylenişlerini ve tonlamayı, vurgulamayı öğrenirler.
2.2.Öğrencilerin okuması
Öğretmenin örnek okumasından sonra öğrenciler metni sessiz ve sesli
olarak okurlar.
I. Devrede
Öğrenciler metni ilkin bir ya da iki kez sessiz olarak okurlar. Böylece
metni anlamalarına olanak tanınmış olur. Anlaşılan, kavranan metin sesli olarak
daha iyi okunur (Göğüş, 1982: 10 – Türkçe Programı, 1982: 57).
Sessiz okumadan sonra sesli okumaya geçilir. Birkaç öğrenci metnin
bütününü sesli olarak okur. Başka bir deyişle, sesli okuyan her öğrenci metni
baştan sona okur. I. devrede metinler kısadır. Müfettişken çok gözlemledim, daha
çok öğrencinin okumasını sağlamak amacıyla olacak, öğrencilere sırayla birkaç
cümle ya da bir paragraf okutuluyor. Dur, sen oku, deniyor. Yanlış bu, çocuğun
isteği kırılıyor, metnin içeriğine, havasına giremiyor, dinleyen öğrencilerin
de ilgisi dağılıyor (Göğüş, 1982: 10).
Çocuk yanlış okuduysa, okuması kesilmemeli, düzeltme, okuma bitince
yapılmalıdır. Bu ilk okumadan sonra, işleniş sırasında, gerektikçe metin gene
sessiz ve sesli olarak okunabilir.
II. Devrede
Metni ilkin birkaç öğrenci sesli okur. Bu devrede de bir öğrencinin
metnin tümünü okuması asıldır. Şu var ki, gerek duyulduğunda, arada bir
paragraf paragraf da okutulabilir. Metinden öncelikle anlama etkinliği için
yararlanılır, doğru ve tam anlama için başarılı bir okuma gereklidir (Türkçe
Programı, 1982: 33). Sesli okuma doğal ve konuşur gibi olmalıdır. Okurken
sözcükler doğru ve kusursuz söylenmelidir.
Bu devrede sesli okumadan sonra sessiz okumaya geçilir (Türkçe Programı,
1982: 64-65). Metin içindeki açıklanması gereken sözcükler bu sessiz okuma
sırasında belirlenir.
Metin üzerinde anlama, anlatma, dilbilgisi, yazım gibi etkinlikler bir
hafta ya da daha uzun süre yürütülebilir (Türkçe Programı, 1982: 64). Bu
etkinliklere başlarken metnin bütününün okunması gerekmez. Metnin belirli
bölümleri okunup üzerinde çalışılır.
3.Anlama Etkinliği
3.1.Sözcük Açıklaması
Bu basamakta, çocukların anlamlarını bilmedikleri sözcükler metin
içindeki anlamlarıyla açıklanır. Böylece metni anlama güçlükleri giderilir,
metnin tam ve doğru olarak anlaşılmasına çalışılır.
Açıklaması yapılacak sözcükler I. Devrede 2-3, II. Devrede 7-8 tane
olmalıdır. Metnin anlamı öğrencilerce kavrandığında, metindeki birçok sözcüğü
açıklamak gerekmez. Anlama etkinliği, sözcük ve deyimlerin öğretilmesi
etkinliğine dönüştürülmemelidir (Türkçe Programı, 1982: 64).
Bir daha vurgulayalım: Sözcük
açıklamasında, okunan metni anlamayı kolaylaştırmak için sözcüklerin yalnızca
metin içindeki anlamları açıklanır. Sözcükler cümle içinde kullandırılmaz.
Anlama basamağında sözcüklerle cümle kurdurulması, çocuğun dikkatini metnin
anlamından uzaklaştırabilir. Bir metinde eşanlamlısı küf olan pas sözcüğü
geçmekteydi. Sözcük açıklamasında, çocuklardan bu sözcüğü cümle içinde
kullanmaları istendi. Bir çocuk, “Top oynarken arkadaşıma pas verdim” diyerek
pas sözcüğünün metindeki anlamından uzaklaşmış oldu.
Sözcüklerin başka anlamları üzerinde
‘sözcük çalışması’ yapılırken durulur. ‘Sözcük
açıklaması’yla ‘sözcük çalışması’ birbirine karıştırılmamalıdır. Daha iyi
anlaşılması için sözcük açıklamasıyla sözcük çalışmasını karşılaştıralım:
Sözcük Açıklaması
Sözcük Çalışması
1.
Metni
anlama evresinde 1. Metin
anlaşıldıktan sonra yapılır.
yapılır.
Aslında yazım çalışmalarının bir
devamıdır.
2.
Metni
anlamaya yardımcı
2. Sözcükler ayrıca ele alınıp
yapı
olması için yapılır.
ve yazım yönlerinden incelenir. Bu
açıdan okuma ve dilbilgisi çalışmalarına
dayandırılır.
3.
Sözcüğün
yalnızca metnin
3. Varsa, sözcüğün başka
anlamları
içindeki anlamı açıklanır.
açıklanabilir.
4.
Sözcük cümle
içinde 4. Üzerinde
çalışılan sözcüklerle
kullandırılmaz. cümle
kurdurulur.
5.
Sözlü
olarak yapılır. 5. Sözlü olmasının yanı sıra defter
üzerinde yapılır.
Sözcüklerin anlamları şu yollarla
kavratılır:
·
Varlığın
kendisi, bu olanaksızsa modeli, bu da bulunmazsa resmi gösterilir.
·
Dramatize
edilir.
·
Anlamı,
çocukların anlayacağı sözcüklerle yalın bir biçimde tanımlanabilir.
·
Eşanlamlı
bir başka sözcük söylenir.
·
Karşıt
anlamlı sözcük söylenir. Yalnız, karşıt anlamı, olumsuzu demek değildir.
Şunu da belirtelim: Metindeki bir sözcüğün ya da sözcük öbeğinin eş ya
da karşıt anlamlısı olarak belirtilen yeni sözcüğün anlamının çocuklarca
bilinmesi gerekir. Sözgelimi ‘aşık’ı cuk oturmak’ deyimini açıklamak için eş
anlamlısı olan ‘talihi yaver gitmek’ deyiminin belirtilmesiyle yetinilmesi doğru
olmaz. Bunda da çocukların anlayamayacağı iki sözcük var çünkü.
Cümle, anlatım birimidir. Çocuklar, sözcüklerin anlamlarını sözün
gelişinden kavramaya alıştırılmalıdırlar. Başka bir deyişle, cümlelerin
anlamlarına göre sözcüklerin anlamları sezdirilmelidir (Göğüş, 1982: 10).
Çocuklar sözcüklerin metin içindeki anlamlarını öğrenmek için sözlükten
de yararlanırlar, böylece sözlük kullanma beceri ve alışkanlığı da kazanırlar.
Metnin iyice anlaşılmasını sağlamak için öğrencilerin bilmedikleri özel
adlar ve tarihsel olaylar da açıklanmalıdır.
3.2. Metnin
Anlaşılıp anlaşılmadığının Denetlenmesi (Özdemir, 1972: 130-154 – Türkçe
Programı, 1982: 58, 59, 65, 66)
Yukarıda da belirtildiği gibi okumanın asıl amacı ‘anlamı doğru, tam ve
çabuk kavrayabilme’dir. Öğrencilerin okuduklarını doğru ve çabuk anlama
yeteneklerinin geliştirilmesi; başka bir deyişle, anlayarak okumayı
öğrenmelerinin sağlanması gerekmektedir. Bu, ‘sorulara bağlayarak okuma tekniği’nin uygulanmasıyla sağlanabilir.
Anlama, belirli sorulara yanıt vermekle kolaylaşır. Öğrencilerin okuduklarını
anlama, yorumlama ve eleştirmelerini sağlamak için sorular etkili birer
araçtır. Bu anlamdaki soruların düşündürücü, dikkati metin üzerinde toplayıcı,
çocukların yaratma ve eleştirme güçlerini harekete geçirici nitelikte olması
gerekir.
Okuma zihinsel bir etkinliktir. Okurken sözcükler tanınıp
anlamlandırılmalı; okunan eleştirilip değerlendirilmeli; metinde anlatılanlar
okuyanın yaşantılarına, gözlemlerine görüşlerine göre yorumlanmalıdır. Bu,
yaratıcı ve eleştirel okumadır.
Yaratıcı ve eleştirel okumaya ilk sınıftan başlanarak yer verilmelidir.
Yaşantılarından yola çıkarak uygun sorularla çocukların yanlışla doğruyu,
ilgisizle ilgili olanı ayırmaları, sonuçları değerlendirmeleri sağlanmalıdır.
Kısacası, bu basamakta uygun sorularla çocuklara eleştirel okuma gücü
kazandırılmalıdır.
Bu basamakta sorulacak sorular,
*anadüşünceyi ve bu anadüşünceyi destekleyen yardımcı düşünceleri bulmaya,
*metindeki kişilerin fiziksel ve kişilik özelliklerini tanımaya,
*yorum yapmaya,
*sonuç çıkarmaya hizmet etmelidir.
Öğrenciler soruları, özellikle ileriki sınıflarda, kendi sözcükleriyle
ve anlatım biçimleriyle yanıtlamalıdırlar. Yanıtların düzgün cümlelerle
olmasına, eksik öğeli ya da tek sözcüklü olmamasına özen gösterilmelidir.
Resim üzerinde, bu kez, anlamayı denetleyici, ayrıntıları tamamlayıcı
bir çalışma yapılır. Resmin, olayın hangi bölümünü canlandırdığı, hangi
ayrıntıları belirlediği bulunur. Ayrıca, olayın geçtiği yere ve zamana ilişkin
sorular sorulur.
Bu arada, gerekirse, metnin tümü ya da ilgili bölümleri yeniden
okunabilir.
Daha ilk sınıftan başlanarak olayların, düşüncelerin nasıl bir sıra
izlenerek anlatıldığına ilgi çekilmeli; II. Devrede plan ve paragraf kavramı
verilmelidir. Bunun içinse, sorulacak sorular metin planına göre
sıralanmalıdır. Ayrıca, bir paragraf atlanarak ya da paragrafların yerleri
değiştirilerek okutulabilir. Böyle okununca metnin anlatım gücünü nasıl
yitirdiği gösterilerek bir yazıda planın ve paragrafların önemi kavratılır.
Yöneltilen sorunun, metnin hangi bölümü, paragrafı ya da cümlesiyle ilgi
olduğu öğrencilerce araştırılmalıdır. Bununla birlikte, öğrenciler soruların
yanıtlarını metnin bütününün anlamı içinde düşünmelidirler.
4. Dilbilgisi, Yazım ve Sözcük Çalışması
Ünite ve günlük planın gereğine ve üzerinde inceleme yapılan metnin
özelliğine göre dilbilgisi, yazım ve sözcük çalışmaları yapılır.
5. Anlatım
Anlama (okuma - dinleme), anlatma (yazma – konuşma) gibi etkinliklere
dayanmayan okumanın pek değeri yoktur. Onun için incelenen metinden
yararlanılarak sözlü ve yazılı anlatım çalışmaları yapılmalıdır.
Öğrenciler, metni, olaylar dizisini bozmadan, kendi sözcükleriyle kısaca,
ana çizgileriyle sözlü ya da yazılı
olarak anlatmalıdırlar.
Ayrıca, metnin öğrencilerde uyandırdığı, çağrıştırdığı anı, gözlem,
düşünce ve deneyimler dile getirilir. Böylece anlama etkinlikleri, anlatma
etkinlikleriyle birleştirilmiş olur.
6. Dramatizasyon Etkinlikleri
Etkinlik, öğrenmenin önkoşullarından birisidir. Dahası, çocuk hareket
varlığıdır. Dramatizasyon, çocuğun bu hareket gereksinmesini karşılamasının
yanı sıra öğretici ve eğlendirici bir etkinliktir. Çocuğun bedensel, ruhsal
gelişimine katkıda bulunur. Anlamaya ve anlatmaya yeni boyutlar kazandırır. Bu
nedenle öğretmenin hazırlık aşamasında çocukların düzeylerine ve metnin
özelliğine göre belirlediği çeşitli dramatizasyon etkinliklerine yer verilmelidir.
7. Söz Korosu (Toplu Okuma)
Metin uygunsa, toplu okuma etkinliğine yer
verilir. Söz korosu, çocukların konuşma güçlerini artırmaya, seslerini
eğitmeye, sözcükleri söyleyişlerini düzeltmeye katkıda bulunur. Dahası, bu
okuma tekniğiyle, çocuklar, ses aygıtını (konuşma organları), ses yolunu
denetleme, duraklara dikkat etme davranışlarını kazanırlar.
Söz korosunda sözcük öbekleri, bir cümle ya da bir dize çocuklarca aynı
ton ve duygu içinde birlikte söylenir.
Toplu
okumanın nitelikli ve başarılı olması için, çocukların metnin içeriğini,
havasını kavramaları gerekir.
KAYNAKÇA
Demiray,
Kemal – Öz, M. Feyzi (1974) 1968 İlkokul
Türkçe Programı Kılavuzu
İstanbul: Milli Eğitim Basımevi
Göğüş, Beşir (1982) Türkçe Öğretmen Kılavuzu İstanbul: Milli Eğitim Basımevi
__________
(1968) İlkokullarda Türkçe
Öğretim Kılavuzu İstanbul: Milli Eğitim
Basımevi
MEB (1982)Temeleğitim Programı (Türkçe Eğitimi – Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi)
İstanbul: Milli Eğitim Basımevi
Özdemir, Emin (1972) İlkokul Öğretmenleri İçin Türkçe Öğretim Kılavuzu İstanbul:
İnkılâp ve Aka Kitabevleri
Tekin, Halil (1980) Okuduğunu Anlama Gücü ile Yazılı Anlatım Becerisini Geliştirme
Yönünden Okullarımızdaki Türkçe Öğretimi Ankara: Kendi
Yayını
_________________________________________________________________
(*) Bu
yazı Öğretmen Dünyası dergisinde
(Temmuz 1991 Sayı: 139) yayımlanmıştır. (27-30)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)