ÇOCUĞA SAYGI
Çocuklara Kıymayın Efendiler (*)
Recep Nas
“Kuran’la birlikte olmayan çocuklar şeytanla veya şeytani insanlarla
birlikte olur.” Böyle buyurdu Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş. Çocukların yüzünü ‘öbür dünya’ya çevirmek istiyorlar. Oysa
çocukta ölüm bilinci yoktur, inanma gereksinmesi de duymaz. Somut düşünür,
soyut olanı anlayamaz, anlamlandıramaz. Ama onlar çocukların minicik
yüreklerine şeytanla, cehennemle korku salacaklar ille de.
Doğan Cüceloğlu’nun bir anısı
bu: “Yedi yaşındaydım, (…) kendimi ‘acaba Allah’ı yaratan var mı’ diye
düşünürken buldum. Beş saniye sonra korkudan titriyor ve ağlıyordum. Çünkü
biliyordum ki, şeytan içime girmişti ve beni, bu tür sorular sordurarak doğru
yoldan caydırıyordu, cehennemde cayır cayır yanacaktım.”
Orhan Öztürk’ün deyişiyle, çocuğun böyle
korkutulması, onda benlik özerkliğine dayanan, bireye özgü içsel yargılama
dizgesi olan bir vicdan yapısı yerine dışardan gelecek cezaya, korkuya dayanan
bağımlı bir vicdan oluşmasına neden olur. Sorgulamadan kul olma duygusunu
aşılayan dini eğitim uygulamaları bilme dürtüsünü köreltir, özgür, eleştirel düşüncenin
oluşmasını da engeller.
Ama bu onların derdi değil, istiyorlar ki
çocuk sormasın, sorgulamasın, düşünmesin, sadece boyun eğsin, anlamadan
kabullensin, itaatkâr olsun, biat etsin. Dünya Sağlık Örgütü, çocuğun
sağlığını, bedensel, ruhsal, toplumsal gelişimini olumsuz etkileyen tüm
yapılanları çocuk sömürüsü sayıyor.
Elbette dinler, inançlar üzerine bilgi verilebilir, inanç eğitimi
yapılamaz ama… Laik devletin, çocukların neye inanacağını belirleme diye bir
görevi yok.
Türkiye’de çalışan çocuk sayısı 2 milyona yakın. 2017’de 60 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. Ya sokakta yaşayan çocuklar ve gençler, 2009’da 25-30 bin dolayında, ya bugün? Bu acı gerçekler, belli ki, Sayın Erbaş’ın derdi değil, umurunda da değil.
Çocuğa düşünmeyi öğretmek gerekir, ne düşüneceğini değil. Ne düşüneceğine, ne olacağına, neye nasıl inanacağına eleştirel düşünce gücüyle çocuk karar verir. Çocuk Hakları Sözleşmesine göre ( md. 14) “Taraf devletler, çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterirler.”
Laiklik, akılcılıktır. Bilimsel ve laik eğitim gören çocuk laik ahlakı edindiği için aklını kullanır. Merak etmeyin, ‘şeytan’a değil, aklına uyar. Laik eğitim, dolayısıyla demokrasi kültürü, toplumun ahlaklı oluşunun en önemli koşuludur.
Çekin çocukların üzerinden ellerinizi, oyun çağındaki çocuklarla oynamayın. Çocuklar nesne değil, öznedir, onları araçsallaştırmayın. Halil Cibran size sesleniyor: Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, gerçekte/ hayatın kendine karşı duyduğu özlemin oğulları ve kızları// (…) sevginizi verebilirsiniz onlara/ ama düşüncelerinizi değil/ kendi düşünceleri var çünkü onların// (…) onlara benzemeye çalışabilirsiniz/ ama sakın benzetmenin yollarını/ aramayın kendinize/çünkü hayat ne geri geri yürür/ ne de oyalanır dünle, bugünle (Çev. Cahit Koytak)
Çocuk hamur değil, yoğurmamalısın. Çocuk hayvan değil,
koşullandırmamalısın. Çocuk bilgisayar değil, programlamamalısın. Çocuk
insandır, çocuğa saygı, lütfen… Nâzım
Hikmet’in dizesiyle, “Çocuklara kıymayın efendiler.”
(*) Bu yazı Cumhuriyet gazetesinde (13.01.2019) yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder