BARIŞ
VARKEN NEDEN CİHAT? (*)
Recep Nas
Son baklayı da çıkardılar ağızlarından, cihadı da (Kimi siteler ’cihad’
diye yazıyor, Arapça sevdalısı ya onlar) eğitim izlencesine koydular,
muratlarına erdiler. Beklenen oldu, şaşırtıcı değil tabii. Cihat geldi, evrim
gitti. ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ kuşaklar yerine, epeydir dinci
(dindar demiyorum, içsel yönelimli dindara saygımız var, onlar siyasal İslamcı
değil) ve kinci ‘nesil’ yetiştirmek istediklerini dillendiriyorlardı zaten.
Koca Yunus’un, Yunus Emre’nin dizelerini anımsamak işlerine gelmez. Adımız miskindir bizim/düşmanımız kindir
bizim/Biz kimseye kin tutmayız/Kamu âlem birdir bize. Yunus Emre, kini
düşman olarak görüyor, onlarsa düşman bellediklerine kin besliyorlar.
Nedir cihat, kendilerinden öğrenelim bunu.
Cihat, İslâm nizâmını yeryüzünde hâkim kılma ve bu nizâmı savunma
maksadıyla din uğrunda ve Hak yolunda yapılan savaş, gazâ. Cihad-ı asgar (küçük
savaş), din uğrunda yapılan savaş. Cihad-ı ekber, insanın kendi nefsiyle
yaptığı mücadele (lugatim.com)
Cihat, Allah için nefisle, şeytanla mücadele etmektir. Bir de Allah için
dinini, vatanını iç ve dış düşmanlara karşı savunmaktır. Bakara (193/195) ayeti
de şöyle yorumlanıyor: Cihad, Allah düşmanlarıyla çeşitli yollarla, çeşitli
vasıtalarla mücadele etmek, insanları İslama çağırmak demektir. Tüm kâfirler
şirkten vazgeçip Müslüman oluncaya kadar onlarla cihat etmek farzdır. Ama bu
cihat, onlar saldırdığında yapılır.
Cihadın üç koşulu var: 1. Düşman, İslama girmesi için yapılan çağrıyı ya
da cizye (Müslüman olmayan tebaadan alınan vergi) vermeyi reddederse… 2. Müslümanlarla düşman arasında bir anlaşma
yoksa… 3. Müslümanlarda cihad için
askeri güç varsa… Bu koşullar oluşunca cihad farzdır. (www.mumsema.org/ne-nedir/168286-islamda-cihad-anlami-nedir-ve-cihada-kimler-katilabilir.html)
Erkek adı olarak Cihat’ın anlamı, din uğruna düşmanla savaşmadır. Dört
çeşit cihat vardır: Kalple (kalbi temiz tutma), dille (İslamın dille
yayılması), elle (doğru şeyleri yapmak), kılıçla (İnançsızlarla ve İslam düşmanlarıyla
savaşmak).(http://nedir.ileilgili.org/cihat-nedirnedemek-ileilgili-bilgiler.html)
Öğretmen adayı öğrencime sormuştum,
“Adın ne?”
“Cihat”
“Cihat, savaş demek. Keşke adın
Barış olsaydı.”
“Ben adımdan hoşnutum hocam” dedi. “Ben Müslümanım, Müslümanlıkta cihat
vardır.”
Hepsi bir yana, kime sorulsa ‘cihat’ denince akla ilk gelen savaştır,
din için savaş… Türk Dil Kurumu’nun
sözlüğünde de, Cihat (ad) için, din uğruna yapılan savaş, deniyor.
‘Cihad-ı ekber’ dedikleri ‘insanın nefsiyle
savaşımı’ysa, bunun yolu günahla, cehennemle, soyut düşünemeyen çocukların
minicik yüreklerine korku salmak değildir. Korku, içsel yargılamayı sağlayan
bir vicdan yapısı oluşturmuyor, dışsal denetime yol açıyor.
İnsan hiçbir korku duymadan, ödül de beklemeden vicdanın sesine uyarak
doğru yapıyor, doğru davranıyorsa ahlaklıdır, uygardır. Çağdaş eğitimde ceza da
yok, ödül de. Yunus Emre’nin anlayışı budur. Onun “Uçmaktan (cennet) umusu yok/Tamudan (cehennem) korkusu yok. Dış disiplin değil, iç
disiplin. Dışdenetim değil, özdenetim. Dış ödül değil, iç ödül. Bu laik
ahlaktır, bunu sağlayacak olan da laik ve bilimsel eğitimdir. Laikliğin özü de akılcılıktır,
nakilcilik değil.
Çocuklar dinci ve kinci değil, özgür ve eleştirel düşünen, soran,
sorgulayan, bilimsel kuşkucu, girişimci, meraklı, bilişsel yönden esnek,
sağlıklı iletişim kurabilen bireyler olsunlar, özcesi bilimsel tutum
takınsınlar. Gerçek ahlakı bilim getirebilir, bir de sanat var tabii, insanın
duygularını eğiten, zevklerini incelten, ruhunu soylulaştıran, insanı
insanlaştıran…
Ahlakın dersi olmaz. Ahlak öğretilmez, yaşanır. Çevresindeki insanlar
dürüstse, ahlaklıysa çocuk da örnek alarak öyle olur. Çocukların vicdanlarını,
empati yetilerini geliştirelim, ahlakın kökleri empatide yatar çünkü. Empati
düzeyi yüksek olan çocukların ahlaki yargıları da yüksek olur.
Barış varken neden cihat? Yannis Ritsos’un Barış başlıklı şiiri ne
güzel…
Çocuğun gördüğü düştür barış/Ananın
gördüğü düştür barış/Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış// (…)Kardeşler,
barış içinde ancak/Derin derin soluk alır evren/tüm evren taşıyarak tüm
düşlerini/Kardeşler uzatın ellerinizi/Barış budur işte (Çev. Ataol
Behramoğlu)
(*) Bu yazı Cumhuriyet gazetesinde (05 Ekim 2017/ s.14) yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder