21 Aralık 2022 Çarşamba

OKUMAK İYİLEŞTİRİR

 

 

                                        OKUMAK İYİLEŞTİRİR (*)

 

                                                                                 RECEP NAS

 

     Edebiyat insanı insana yaklaştırır, insanı insan eder. Türk olsun, İngiliz, Fransız, Rus olsun, hangi dilde yazarsa yazsın o yazarı okuduğunuzda artık sadece insan olduğunuzu duyumsarsınız. Edebiyat insanı insana tanıtır. Çeşitli dinleri, dilleri, kültürleri, değişik insanları tanıtır, onlara yakınlık duyulmasını sağlar. Dahası edebiyat insanı kendisine öğretir, duygu eğitimi sağlar (Uygur, 1969: 156-160). Freud'a göre edebiyat olmasaydı psikoloji de olmazdı.

     Tüm önyargıların, koşullanmışlıkların dışlandığı bir alandır edebiyat. Edebiyat doğru, düzgün, etkili konuşmayı, çok yönlü düşünmeyi, düşünceleri uygarca dillendirmeyi sağlar (Turgay Fişekçi, Cumhuriyet, 19.04.2006). Örneğin Çehov'u okudukutan sonra önceki durumumuza göre biraz daha fazla 'insan'sınızdır (Pennac, 2013: 114).

     Montesquieu, "Çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği kederim olmamıştır" diyor. Alphonse Daudet de yas tutan bir dostuna güzel kitaplar okumasını salık vermiştir (Özdemir, 2000: 25).

      Okumak, insanların kendilerini, çevrelerini algılama biçimini değiştiriyor, benlik saygısını yükseltiyor, genelde insanların ruh sağlıklarını korumalarına destek oluyor (Dökmen, 1994).

     Vera Feonova ile Aziz Bey metrodalar. Karşılarında 20'sinde bir delikanlı. Bakıyor, bakıyor. Sonra yarım adım, bir adım derken, yaklaşıyor. Uzunca boylu bir genç. Yüzü solgunca. Soruyor: "Özür dilerim, siz Aziz Nesin misiniz?"

      Kendisine her zaman ters yaklaşımlar olacak değil ya, "Evet! diyor.  Delikanlı ne yapacağını bilemeden çırpınmaya başlıyor. Sonra kibarca soruyor: "Elinizi sıkabilir miyim? Ben size büyük teşekkür borçluyum. Benim için çok mutlu bir rastlantıdır bu!"

     "Anlat, benim için de mutluluk olsun!" diyor.

     Delikanlı anlatıyor, Vera çeviriyor:

     "Bir bunalımdan ötürü sinir kliniğinde yatıyordum. Sonunda bana dediler: Senin gülmen, böylece biraz boşalman gerekir. Bunun için güldürücü filmlere git. Moskova'da bak Satir Tiyatrosu var, ona git. Güldürücü kitap oku. Yaptım doktorların dediğini. Gittim Satir Tiyatrosu'na filan. Epeyce de o tür kitap okudum. Gülmeye çalıştım. Güldüm; ama nasıl anlatayım, tam olmadı, boşalamadım. Olduysa da yeterince olmadı. Kliniğe yeniden yattım. Birden olmaz elbet, okumayı sürdür! dediler. Annem babam görmeye gelirken kitap getiriyor. Bir gün getirdiklerinden biri sizdendi. Dipli, keyifli gülmeye başladım okurken. Aaaa, baktım, kendimi tutamayarak gülüyorum. Başka kitaplarınız varsa bulup getirmelerini istedim. Getirdiler. Okudukça güldüm. Çok okudum sizden, çok güldüm. Sonunda doktorların dediği oldu, iyileştim. Sağlığımı kurtarmama yardım ettiniz. Şimdi gerçekten iyiyim. Bu yüzden size teşekkür borçluyum."

     Aziz Nesin bakıp kalıyor. "İyi ki seninleyiz Vera!" diyor sonra. "Tanıksın, ben anlatsam, uydurdu derler."

     Delikanlı, bir şey yazıp imzalaması için defterini çıkarıyor. "Seve seve" diyor yazar. Delikanlının anlamadığı yazıyla, anlamadığı dille yazıyor. Vera Feonova çevirisini karşısına geçiriyor. "Demek dünyada hastaları iyileştiren yazarlar da varmış! Yaşamımda en değerli anım bu olacak!" diyor delikanlı. Vera Feonova ile Aziz Nesin metrodan inip yürüyünceye kadar dikilip bakıyor, arada el sallıyor.

     Aziz Nesin de dönüp dönüp "Ben anlatsam kimse inanmaz, iyi ki sen varsın Vera!" diyor (Baykurt, 2018: 183-184).

      Eski Yunanda (teb) bir kütüphanenin dış kapısında şöyle yazıyormuş: İnsan Ruhunun iyiliştiği yer   Kitapla sağaltım (bibliyoterapi) eski Yunan'da - daha çok - ruhsal sorunları olanlarla ilgili çalışmalarda kullanılan bir sağaltım türü.

     Bibliyoterapi terimini ilk kez  (1916) rahip Samuel Crother kullanmış. 1930'larda kütüphaneciler insan üzerinde iyileştirici etkisi olan kitapları dizelgelemeye, sonra da doğru zamanda, doğru kişiyle doğru kitabı buluşturmaya başlamışlar. Giderek bibliyoterapi kütüphane hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası sayılmış, eğitimde de kullanılmaya başlanmış (Celal, 2016).

     Edebiyat Terapi Yoksunluktan Varoluşa adlı kitabın (Doğan Kitap) yazarı Klinik Psikolog Mine Özgüzel, Sartre'dan Beauvoir'a, Camus'den Lawrence'a, Wolf'a, Zweig'a giden okuma yolculuklarında ayırdına varıyor ki, kitap okumak yazarı dinlemek gibi. Böylece danışanlarını bir kitabı okur gibi, bir yazarı anlamak ister gibi dinlemeye başlıyor. Öyle ki yazarların kendi çocukluk travmalarını anlatırken kurdukları tümcelerini danışanın da söylediğini duyumsamış. Giderek danışana uygun düşecek kitapları okumasını salık vermiş. Bu yöntem işe yaramış. "O yazarı okuduktan sonra çoğu şey yerli yerine oturmaya başladı" gibi geribildirimler almaya başlamış.

     Mine Özgüzel'e göre "Edebiyat ve terapi aslında aynı ortak nesneye hizmet ediyor, yani iç ruhsal yapının çatışmalarına... Ancak algıda ve yaşamsal yapıda ayrılıyorlar. Edebiyatçılar bilinçaltında yaşanılan, bizim için  gerçek olan, hatta tek gerçek olan çocukluğu ve çocukluk senaryolarını yazıyorlar. Bunu yaparken de son derece cesur ve çıplaklar. Terapi ise bilinçaltında yaşanan bu çatışmaların tezahürlerini, yani semptomlarını çözüyor" (Cumhuriyet, 27.07. 2019 Ayça Han söyleşisi)    Mine Özgüzel başka bir söyleşide de "Edebayat bilinçaltında yaşar ve çalışır. (...) Bilinçaltı tanımında edebiyat, terapiyle bütünleşme ve kendimize girebilmenin tek dilidir, içsel dildir. (...) Okuma deneyimi, bize sadece kendi kendimize hayal bile edemeyeceğimiz algılar, kavramlar, yaşanmışlıklar verir ama orda kalır. Bu bilgiyi kendimizi yaratmaya ve varoluşumuza götürmekse terapinin işidir."(1) Kitapla sağaltım içsel karmaşayı, umutsuzluğu gidermede destekleyici olur. Tedirgin, erinçsiz zihinleri yatıştırır.(2)

     Mine Özgüzel'in de belirttiği gibi, okumak özgür bir düştür. Bu özgürlük ruhsal yapının   en derin, en karanlık noktalarına ulaşarak değişimi, gelişimi gerçekleştirir. Okuyan insan gittikçe artan bir duyarlılığa kavuşur.   

     İnsanın kişiliğinin, sanat beğenisinin biçimlenmesine, gelişmesine katkı sağlar okumak... (3) Besin nasıl bedeni besliyorsa okuma da ruhu besler. Kitap okumak yazarı dinlemek gibi. Yazar danışman, okur danışan gibi. Ruh durumunuza göre uygun kitabı seçip bir köşeye çekilmek iyi gelir. Okumak iyileştirir.

    

 

 

                                             KAYNAKÇA

 

Baykurt, Fakir (2018) Dost Yüzleri İstanbul: Literatür Yay.

Celal, Metin (2016)) "Bibliyoterapiye İhtiyacımız Var" Cumhuriyet, 27.07.2016)

Dökmen, Üstün (1994) Okuma Becerisi, İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-

     sosyal Bir Araştırma İstanbul: MEB

Özdemir, Emin (2000) Eleştirel Okuma 4.baskı Ankara: Bilgi Yay.

Pennac, Daniel (2013) Roman Gibi  2.baskı Çev. Mustafa Kandemir İstanbul: Metis Yay.

Uygur, Nermi (1969) İnsan Açısından Edebiyat İstansul: İÜ Edebiyat Fak. Yay. 1468

(1) (https://m.bianet.org/biamag/diger/213978-mine-ozguzel-terapi-yenilenen-cocukluktur

(2) https://acikradyo.com.tr/kitap-iyi-gelir/biblioterapi-okumak-iyileştirir (Alper Hasanoğlu)

(3) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/45266 (Uğur Öner)

 

------------------------------------------------------------------------

(*) Bu yazı Çağdaş Türk Dili dergisinde (Aralık 2022 Sayı: 418) yayımlanmıştır.