ATATÜRK
VE OKUMA SEVGİSİ (*)
Recep Nas
Başlık benim değil, bir kitabın adı. Yayın dünyasını izlemeye çalışırım,
ama böyle bir kitabın varlığından haberim olmadı. Ne yazık ki kimi değerli,
yetkin kitaplar kenarda köşede kalıyor, dağıtılmıyor bile. Bu kitap İstanbul’da
sahafları dolaşırken gözüme çarptı, kaçırır mıyım, alıverdim. Çabucak da
okudum, zaten minik bir kitap, 110 sayfa.
Cemil Sönmez yazmış.
Atatürk’ün kitap sevgisini, okumaya düşkünlüğünü çok kişi bilir. Benim
de bildiklerim vardı, elime iki kuruş geçse biriyle kitap alırdım, dediğini;
‘Büyük Taarruz’a hazırlanırken bile Reşat Nuri Güntekin’in Çalı Kuşu adlı
romanını okumaya başladığını biliyordum.
3997 kitap okuduğu epeydir dillerde, söyleniyor. Okuduğu kitapların
sadece çizdiği satırlarından oluşan 24 ciltlik kitap dizisi yapıldığını da
okumuştum bir yerlerde. Yeni öğrendim, bu dizi Anıtkabir Derneği’nce
‘Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar’ adıyla yayımlanmış. Üstelik okuyup da bulunamayan
ya da herhangi bir işaret koymadığı, çıkmalar yapmadığı kitaplar bu sayının
dışındaymış (Akyüz, 2017).
Okurken önemli satırları çizmeyi, çarpı işareti koymayı, ‘önemli’ diye
yazmayı (o ‘mühim’ sözcüğünü kullanmış), sayfa kenarlarına çıkma yapmayı
Atatürk’ten öğrendim ben. Anıtkabir’de
okuduğu kimi kitaplar – sayfaları açık olarak – sergileniyordu, orda görüp
benimsedim, o gün bugündür uyguluyorum.
Mustafa Kemal okuyordu. Daha öğrenciyken ‘hürriyet’e ilişkin yasaklanmış
kitapları bulup buluşturup, yatağının içinde ölgün bir ışık altında gizlice
okuyor, yönetimden birinin yaklaştığını sezince
kitabı yorganın altına sokup uyur gibi yapıyor (s.29). Daha Selanik’teyken J.
J. Rousseau’yu okumuş insan o (s.64). Ruşen Eşref Ünaydın’ın, kendisiyle
görüşmek için Çanakkale’ye gittiğinde, masasının üzerinde gördüğü kitaplar
şunlar: le Colonel Chabert (Honoré de Balzac), Boule de Suif (Guy de Maupassant), Servir (Lavendan) (Boztepe, 2018)
Cumhurbaşkanı olduktan sonra daha da çok
okumaya başlıyor, yapacağı devrimlere ilişkin ilkin kendisinin bilgilerle
donanması gerektiğine inandığı için. Artık okumak onun için bir tutkuya
dönüşüyor. Yurtiçinde bulamadığı kitapları yurtdışından getirtiyor. Zevk için
de okuyor, bilgi edinmek için de, söylevlerine, yazılarına kaynaklık etsin diye
de okuyor (s.51-52). Çağdaşı önderler totalitarizmi benimsemişken, o John
Stuart Mill’in ‘Hürriyet’, Joseph Barthélemy’nin ‘Anayasal Haklardan Alıntı’
adlı kitaplarını okuyor (Örs-Baytemir, 2010: 70).
İlgisini çekmişse koca bir kitap da olsa bitirmeden uyumuyor ya da biraz
uyuyup gene okumayı sürdürüyor (s.56). Hızlı okuyor, okuduğunun üzerinde
düşünüyor. Bir kez iki gün iki gece durmadan okuyor. Yorulmadınız mı diye
sorulduğunda, hayır, diyor, yalnız gözlerim yaşarıyor, onun da çaresini buldum,
bezlerle kuruluyorum (s.56-57). Aka Gündüz’ün Dikmen Yıldızı adlı romanını da
bir gecede okuyor (s.57).
Kütüphanesindeki yazı masasında pek oturmuyor, uzun ve geniş bir masa
daha var, onu yeğliyor. Bu masanın üstünde çeşit çeşit kitaplar, sözlükler
duruyor, bir de çeşitli renklerde kalemler… Karşısında saat, yanında da sigara
kutusu (s.57). Satırların altını, yazarın görüşüne katılıyorsa kırmızı kalemle,
katılmıyor ya da yetersiz buluyorsa mavi kalemle çiziyor, bu, kuşkulu
yaklaştığı, üzerinde daha da düşünülmesi gerektiği anlamına geliyor. Verdiği
öneme göre bir, iki, ya da üç çarpı koyuyor (Akyüz, 2017). Kitaba öyle saygılı
ki, takım giysisini giyiyor, kravatını takıyor, öyle oturuyor kitabın başına. İsmail
Habib Sevük’ün deyişiyle, Atatürk’ün eli,
kılıcın kabzasından çok kitabı tuttu (s.106). Çünkü ona göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Mustafa Kemal, düşman Polatlı önlerine kadar
gelmişken Maarif Kongresi (15-21 Temmuz 1921) düzenliyor. Zamanı mı diye itiraz
edenlere, “Cehaletle savaşmak, düşmanla savaşmaktan daha kolay değil ki, bizler
gelecekte irfan orduları kuracağız” diyor (Boztepe, 2018).
Yurt gezilerinde kütüphanelere de uğruyor, okumak için kitap alıyor
(s.88). Samsun’a çıktığı gün kaldığı otel kendisine armağan ediliyor,
Atatürk’ün isteği üzerine otelin alt katı kütüphane yapılıyor, adı da Gazi
Kütüphanesi (s.89). Halk da okusun, kitap sevgisi, okuma alışkanlığı kazansın
diye Halkevlerini, Halkodalarını kuruyor (s.104).
Hastalandığında kendisi okuyamayınca, Afet İnan önceden okuduğu
kitapları anlatıyor, gazeteleri de okuyor (s.105).
1932’de
İngiltere’de bir kitap yayımlanıyor, adı Bozkurt. Bu kitapta Atatürk’le ilgili
yalan yanlış şeyler yazılmış, onun için yurda sokulması yasaklanmış. Bir gece
Atatürk’ün isteği üzerine bu kitap baştan sona okunuyor, Atatürk de dikkatlice
dinliyor, sonra soruyor,
-Ne yaptınız bu kitabı?
-Yurda girmesini yasak ettik.
-Niçin?
-Hakkınızdaki iftiralar dolayısıyla…
-İçki filan mı?
-Evet efendim.
-Az bile yazmış. Bırakın kitabı yurda girsin, millet de okusun (s.66).
Öğrenciyken kitap yasaklarının
sıkıntısını çekmiş bir insan o, kendisiyle ilgili dayanaksız, gerçekdışı savlar
ileri süren bir kitabın bile yasaklanmasını istemiyor. Bedia Akarsu anlatıyor
(2014: 171): “Atatürk’ün kitaba, yazarlara yaklaşımı çok güzeldir. Refik Halit
Karay, ‘Deli’ adlı romanında devrimi kötülüyormuş. Atatürk, ‘Ben de göreyim’
diyor ve kitabı okuyor, ‘Devrimi kötülemiyor, tersine tebarüz ettiriyor’, yani
‘belirtiyor’ diyor. Atatürk onları bağışlayıp 150’likler geri dönünce ikinci
baskısı çıktı bu kitabın.”
Atatürk’ün sofrası ‘içki sofrası’ değil, bilim sofrası. Tartışma,
çalışma zamanı, sabaha kadar da sürdüğü oluyor. Orda kitap okunuyor, belli bir
konu tartışılıyor. Sofraya Atatürk’ün o gün üzerinde çalıştığı konuyla, okuduğu
kitaplarla ilgili olanlar çağırılıyor (s.63). Karatahta bile var, o tahtaya
kimler kalkmamış ki, bakanlar, milletvekilleri, profesörler… Atatürk soruyor,
konuşulanları – uzun sürse de - sabırla, can kulağıyla dinliyor. Ondan başka
herkes yorulurmuş (s. 60-61).
Yalnızca okumamış, yazmıştır da: Atatürk’ün
Yazdığı Yurttaşlık Bilgileri (Medeni Bilgiler), Geometri. Boyut, uzay, üçgen, içters açı, dörtgen gibi birçok
sözcük türetmiştir. Atatürk dile, dilde özleşmeye önem vermeseydi, belki hâlâ
çocuklar ‘içters açı’ yerine ‘zaviyetan-i mütekabiletan-i dahiletan’
diyeceklerdi, dilleri dönüp de diyebilirlerse… Tabii onun en büyük yazılı
yapıtı, tarihi yapanın yazdığı bir tarihsel, siyasal anlatı olan ‘Söylev’dir (Örs-Baytemir, 2010: 80),
birçok dile de çevrilmiştir. ‘Söylev’ üzerinde çalışırken üç ay boyunca ağzına
içki koymamıştır (Movit, 2011: 115). Bunların dışında dokuz kitap daha
yazmıştır, üçünün adı şöyle: Cumalı
Ordugâhı (1909), Taktik Tatbikat
Gezisi 1 (1911), Zabit ve Kumandan ile
Hasbihal (1918) (Akyüz, 2018 – Boztepe, 2018)
Atatürk sadece büyük bir komutan, büyük bir önder, büyük bir devlet
adamı değil, bunların yanı sıra bir aydın, bir Aydınlanmacıdır. Onur Bilge
Kula, Atatürk’ün sadece Aydınlanmaya ilişkin elli yedi (57) kitap okuduğunu
saptamıştır (Ataol Behramoğlu, Cumhuriyet, 16.12.2017).
Atatürk, Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu’ya şunu diyor: (…) Şimdi o savaş bitti, yeni savaşımız
başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır ve okumakla, kitapla olur. (…) Cephanenin
yerini artık kitaplar alsın.” (Akyüz, 2017)
Dönelim çok bilinen iki kuruş meselesine… Vasıf Çınar,
-Paşam, tarihle uğraşıp kafanı yorma. 19 Mayıs’ta Samsun’a kitap
okuyarak mı çıktın?
Atatürk gülümsüyor,
-Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bir kuruşunu kitaba
verirdim. Böyle olmasaydı, yaptıklarımın hiçbirisini yapamazdım (s.96).
---------------------------------------------------------------------------
KAYNAKÇA
Akarsu, Bedia (2014) Bedia Akarsu / Felsefe, Eğitim ve Toplum
Üzerine (Söyleşi:
Mukadder Özgeç) İstanbul: Remzi
Kitabevi
Akyüz, A. Erdem (2017) “Atatürk ve Okuma
Tutkusu” Bütün Dünya dergisi,
Aralık-2017 (31-34)
------------------ (2018)”Atatürk ve Yazdığı
Kitaplar” Bütün Dünya dergisi, Ocak-2018 (27-30)
Boztepe, Kaya (2018) “Atatürk ve Bilgi” Bütün Dünya dergisi, Ocak-2018 (5-9)
Movit, Hüseyin (2011) Atatürk’ün Sofrasında İstanbul: Truva
Yay.
Örs, Yaman – Baytemir, Burcu (2010) Atatürk, Felsefe ve Yaşam Ankara: Efil
Yay.
Sönmez, Cemil
(1993) Atatürk ve Okuma Sevgisi Ankara:
Kültür Bakanlığı Yay./1532
(*) Bu yazı Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin Çağdaş Bakış dergisinde (Haziran 2018
Sayı: 27) yayımlanmıştır.