DİJİTAL ÇAĞDA SAĞLIKLI ÇOCUK
YETİŞTİRMEK (*)
Recep Nas
Çocuk
İnsandır adlı kitabımda (2006) Çocuk ve Televizyon başlıklı bir bölüm
yazmıştım. Yıllar sonra açtım okudum. Televizyon, TikTok'un, YouTube'un, daha
bilmem neyin yanında ne kadar da masum kalmış. Şimdi çeşit çeşit bilgisayar
var, akıllı telefon var. Akıllı telefonu olmayan çağdışı sayılıyor. Telefonsuz
nasıl yaşamışız, şaşıyor insan. Bir karikatür gördüm, anlatayım: İki tavşan
havuç tarlasına dalmak üzereyken, biri “Eyvah insan! Kaçalım” diyor. Öbürü
“Hani nerde?” “İşte orda” “A, o mu? Korkma, insan değil o, insan olsaydı elinde
telefon olurdu.” Korkulukmuş.
İnsan insana, insan sıcaklığıyla, sesiyle
yoğrulan göz göze iletişim yok denecek kadar azaldı. Jean Luc Godard'ın
deyişiyle artık sadece iletişim araçları var, iletişimin kendisi yok.
İngiltere'de, okullarda cep telefonu yasaklansın mı, yasaklanmasın mı,
tartışılıyor. Kimi okullarda yasaklanmış bile. Dikkat dağıtıcı diye
yasaklanmasını isteyenler var. Yasağa karşı olanlara göreyse, teknolojiyi
kullanmak çocuğun kendi sorumluluğu olsun, çocuk kendini yönetsin, sayısal
(dijital) okuryazarlık becerisi kazansın (Gülseren Tozkoparan Jordan,
Cumhuriyet, 09,03,2025) .
Günümüzde çocuklar teknolojinin içinde
doğuyorlar. Gerçek yaşamda toplumsallaşmadan sanal evrende buluyorlar
kendilerini, elektronik araçlarla tanışıyorlar. Ne ki yeterince, uygun bir
biçimde hazırlanmadan sayısal teknolojiyle tanışmaları çocukları örseleyebilir (**). Teknolojiyi yasaklamak yanlış, bu
olanaksız zaten. Sanal ortamı canavar gibi algılamak, korku iklimi yaratmak da,
- süre ve içerik yönünden – çocuğu tümüyle başıboş bırakmak da yanlış.
Çocukların kazanması gereken 21. yy. becerilerinden biri de sayısal
okuryazarlık.
Bir tıkla istenilen bilgiye ulaşılıyor. Bu
bilgi bolluğuyla, yanıltıcı
bilgilerle (dezenformasyon) baş etmek
zor. Bunun için eleştirel düşünme gücü gerekiyor. Ezberci, kalıpsal düşünmeye
alışmış zihin için eleştirel düşünmek kolay değil. Eleştirel düşünme, üst
düzeyde düşünme becerisidir. Önüne
gelen bilgiyi önyargılardan arınık, nesnel, bilimsel kuşkuyla değerlendirmek
gerekir. (s.38) Eleştirel düşünme gücü olan sorgular, doğru neden-sonuç
ilişkileri kurar, seçeneksel düşünür. ”Bilginin en büyük düşmanı cehalet
değildir, bildiğini sanma yanılgısıdır.” Stephen Hawking'in sözü bu. BBC,
YouTube'ta bilimsel diye yalan yanlış bilgi sunan 50'den fazla kanal saptamış
(s.320).
Çocuk ve Bilgisayar
“Çocukluğumda ben sokakta oynarken annem
arada bir camdan bakar; her şey yolunda mı, iyi miyim diye beni kontrol ederdi.
Şimdi oğlum Metaverse'de, uzaylı evcil hayvanıyla fantastik yaratıklarla
savaşıyor. Kızımsa saatlerini fotoğraflarına rötuş yaparak geçiriyor, galiba
bizden gizli kullandığı bir sosyal medya hesabı da var. Kontrolü iyice
kaybetmiş hissediyorum kendimi. Ne yapmalıyım, bilemiyorum.” (s. 11)
Yukardaki, pek çok annenin şaşkınlığını,
umarsızlığını gösteren bir söz. 10 aileden 8'i çocuklarının teknoloji
bağımlılığından yakınıyor (Şehriban Kıraç, Cumhuriyet,11.11.2023) Türkiye'de
(2022) günlük bilgisunar (internet) kullanım süresi 8 saat, 3 dak. Dünya ortalamasıysa
6 saat, 53 dak (**) OECD'nin 45 ülkeyi
kapsayan araştırmasına (2025) göre
Türkiye'de 15 yaşındaki çocukların üçte biri sayısal (dijital)
bağımlısı. Bu oranla birinci sıradayız.
3 yaşına kadar çocuk akcamdan (ekran)
uzak duracak. 0-3 yaş merkezi sinir sisteminin, zihnin en hızlı geliştiği
dönem. Dahası, psikomotor (zihnin yönlendirdiği eşgüdümlü kas devinimleri) ,
psikososyal (bireyin iç dünyasıyla çevresi arasındaki etkileşim) özelliklerin
kazanıldığı dönem. Bu dönemde oluşabilecek bir sorun çocuğun tüm yaşamını
etkileyebilir (Kayıran, 2014) 12 yaşına kadar da 'sosyal medya'dan uzak
durulacak.
Bilgisayar oyunlarında kareler çok hızlı
akıyor. Hızla değişen görüntüler, hızlı devinimler beyni olumsuz etkiliyor. Bu
oyunlar saatlerce oynandığında beyin hızlı düşünmeye, hızlı devinmeye
programlanıyor. Hızlı düşünmeyse odaklanmayı, yoğunlaşmayı engelliyor, dürtü
denetimi de azalıyor. Oynayanda dikkat
dağınıklığı, zihinsel yorgunluk oluşuyor. Ne ki belirlenmiş bir süre ve hız söz
konusu değil. Bu kişiden kişiye değişiyor. Peki hangi sürede, yoğunlukta bir
içerik aşırı uyarıma yol açıyor? Bilenen, aşırı uyarılan beyin yoruluyor,
bilişsel işlevlerini yerine getiremiyor. Tabii sorun sadece süre değil, bu
sürede çocuğun ne izlediği... İzlediği, sevdiği bir spor dalı da olabilir,
nitelikli bir film de. Müzik dinleyebilir... (s.145, 265-266)
Oyun bağımlılığı psikiyatrik rahatsızlık
sayılıyor artık. Peki çocuğun sayısal oyuna ilişkin hangi davranışları
bağımlılığa yakındır? (s. 255-261)
•
Yemek yemeyi aksatıyorsa
•
Uyku düzeni bozuluyorsa
•
Toplumsal çevreyle ilişkileri zayıflamışsa
•
Oyunu bir kaçış olarak görüyorsa
•
Oyunu bırakmak zorunda kalınca geriliyor,
öfkeleniyor, hırçınlaşıyorsa
•
Okul başarısı belirgin bir biçimde düşüyorsa
Şiddet İçeren Bilgisayar oyunları
Şiddet içeren bilgisayar oyunları şiddete
karşı duyarsızlaşmaya yol açabiliyor, saldırgan davranış eğilimini artırıyor.
ABD'de yapılan bir araştırmaya (2011) göre, şiddet içeren bilgisayar oyununu
oynayanların beyinlerinin şiddete karşı verilen elektrofizyolojik tepkide
azalma oluyor. (s 262)
Çocuk şiddet olayına bire bir katılıyor. Bu
ona imgesel bir doyum sağlıyor. Ama bu etki gerçekte yaşanmadığından olaya
karşı duyarsızlaşıyor, dolayısıyla şiddete uğrayanla eşduyum (empati)
kuramıyor. Oyunun başkişisiyle özdeşleşiyor, ona duyduğu hayranlıkla
davranışını değiştirebiliyor. Düşünün, kimi oyunlarda öldürdüğü 'insan' sayısı
kadar puan kazanıyor (Tankut, 2007:902).
Gerçek yaşamda heyecan, korku refleksleri
devindirir, bu, koruyucu işlev görür. Ama akcam karşısında heyecan, korku
çocuklarca oyun gibi algılanır. Heyecan, korku var, ama tehlike yok. Heyecan ve
korkunun içinde, ama tehlikenin dışında. Bundan ötürü çocuk şiddet sahnesine
kahkahalarla gülebiliyor. Bu çocuk gün gelir, 'Körfez Savaşı'nda (1991) bir
Amerikalı askerin yaptığı gibi, insanların üstüne gönderdiği bombanın üstüne
'With Love' yazar (Nas, 2006: 275).
Gerçi bilgisayar oyunlarının, bir uyarana,
hızla ayırt edip hızlı tepki vermek, görsel keskinlik kazanmak gibi olumlu
etkileri olduğunu gösteren araştırmalar var. Dahası bu oyunu oynayayanların
oynamayanlara göre duyusalmotor (eşgüdümlü devinim) ve karar verme
becerilerinde daha başarılı olduğunu, daha yerinde, uygun tepki verdiğini
ortaya koyan araştırmalar da var. (s.267) Ne var ki hızlı düşünen, aynı anda
birçok şeyi düşünen beyin, bir konuyu derinlemesine irdeleyemez, çözümleme
(analiz) ve bireşim (sentez) yapamaz.
Ana-babaya Düşen Görev
En iyi öğretme yolu iyi örnek olmaktır.
Çocuk söze değil davranışa bakar. Ana-babanın elinden telefon düşmüyorsa çocuğa
söyleyeceği bir sözü olamaz. Ana-baba evi işyeri olarak kullanıyor da
bilgisayarın başında çalışıyorsa, bu, çocuğun anlayacağı biçimde açıklanmalı.
Neil Postman'in deyişiyle, televizyon
yazılı kültürü geliştirmez, genişletmez, pekiştirmez, tersine ona saldırır. Ama
okuma alışkanlığı kazanmış, okuma kültürü edinmiş, eleştirel ve çok yönlü
düşünen, televizyonu da bilgisayarı da doğru, sağlıklı, ölçülü kullanır.
Çocuğunuzu daha bebekken kitaplarla
tanıştırın. Kitap çocuğun dünyasının bir parçası olsun, oyuncakları gibi...
Okuma alışkanlığının temeli okulöncesinde atılır. Ana-babanın dillendirdiği
yazıların eğlenceli masallara, öykülere dönüştüğünü gören çocuğun kitaba, okumaya
ilgisi çok erken başlar. Besin nasıl bedeni besliyorsa, okumak da ruhu besler.
Okumak iyileştirir. Ama ilkin ana-babanın iyi bir okuyucu olması gerekir.
Unutulmasın, okuru, okur yetiştirir.
Telefon, tablet -ana-baba rahat etsin diye
- çocuğu oyalamak, susturmak için 'tekno-emzik', 'tekno-çocuk bakıcı' olarak
kullanılıyor. Böylece bağımlılığın altyapısı oluşturuluyor. Teknolojik aygıtlar
ailenin ortak alanında bulunsun, çocuk aygıtı alıp odasına çekilmesin. Çocuğun yapmak isteyip de vakit bulup yapamadığı
şeyleri bir deftere yazdırın, bilgisayara yönelirken bu defteri anımsatın. (s.
274) Akcamın karşısındaki çocuğun önüne
yemek tabağını koymayın. Yemek ailece, gülüş cümbüş, tatlı söyleşilerle yensin.
Bilgisayarı sık kullanmanın, bilgisayarda
oyun oynamanın sakıncalarını bıktırırcasına vır vır söylemeyin. Dinlemez, bir
süre sonra duymaz olur zaten. Çocuğun, ana-babanın koyduğu sınırları zorlaması
olağan, doğal. Suçlamayın, anlamaya çalışın. Anlamak için hak vermek
gerekmiyor. Karşısında değil, yanında olun. (s. 275)
Toplumsal, kültürel, sporsal etkinliklere
yöneltin çocuğunuzu. Dışarı çıkın onunla, doğaya kırlara... Çocuk, apartman
çocuğu. Ailesi onu ilk kez kır gezisine götürüyor. Bir ara yağmur yağıyor, az
sonra da diniyor, ardından güneş parıldıyor. Ve bütün görkemiyle gökkuşağı
görünüyor. Çocuk gökkuşağı ne, bilmiyor ki, şaşkın, soruyor annesine, “Anne,
neyin reklamını yapıyorlar?”
Teknolojik aygıtlar doğum günü armağanı
olmayıversin. Sinemaya, tiyatroya, oyun alanlarına, müzelere götürün
çocuğunuzu. O gün sadece onunla olun. Besleyici yiyecekler de ısmarlarsınız.
İtalyan düşünür Umberto Galimberti “17.
yüzyılda bilimsel metodolojinin doğumuyla başlayan, Aydınlanmayla en üst
tanımına ulaşan akıl çağı bitti” diyor. “İçinde bulunduğumuz post-modern çağ,
teknoloji çağı. Teknoloji şimdiye değin olduğu gibi insanın emrinde, hizmetinde
olan bir şey değil. Teknoloji, bundan böyle insanın duygu ve düşünce biçimini
etkileyen bir 'evren'e dönüştü. Tarihin başlangıcından bu yana insanın her zaman bir anlam ufku
olageldi. Eski Yunan'da örneğin bu 'doğa' idi. Ardından bunu, dinler,
'Tanrı'nın sözü' izledi. Derken akıl çağı geldi. Bugünse gezegeni kuşatan bir
teknoloji çağındayız.
Teknoloji çağının öncekilerden farkı
herhangi bir anlam ufkundan yoksun olması, görev tanımına girmeyen bir hakikat
ve kurtuluş, özgürleşme vaat etmemesi... Teknoloji sadece çalışır ve işlev
görür. Gerisi kör uçuş... Çünkü teknoloji üretme sığamız (kapasite),
sonuçlarını görme sığamızdan artık çok daha üstün.” ( Nilgün Cerrahoğlu,
Cumhuriyet gazetesi, 13.07.2025)
Teknolojisiz olunmuyor. Ama sınırsız
teknoloji de olmaz. Doğrusu, yeterince teknoloji. Yaşamımızı kolaylaştırdığı
kadarıyla...
___________________________________________________
(*) Dijital Çağda Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek/Ayşe
Bilge Selçuk/2024/374 s./Kronik Yay.
Kayıran,
Sinan Mahir (2014) “Çocuklar ve Ekran” Cumhuriyet Bilim-Teknoloji Sayı:
1430
Nas,
Recep (2006) Çocuk İnsandır Bursa: Ezgi Kitabevi
Tankut,
Tülin (2007) “Çocuk ve Gençlik Edebiyatında Çağdaş Yönelimler” II. Ulusal
Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu Yay. Haz. Sedat Sever AÜ EBF Yay.
(901-904)
(**) http://www.cocukvakfi.org.tr/calisma-alanlarimiz/turkiye-cocuk-yilligi-2023/dijital-erisim/
Bu yazı çinikitap dergisinde
(Eylül-Ekim 2025 Sayı:92) yayımlanmıştır. (31-32)